Müjdat Gezen

Cumhuriyet

Dedem

Timur'la Nasrettin Hoca her ne kadar aynı tarihlerde yaşamamışlarsa da halk daima başı sıkıştı mı ikisi aynı devirde yaşamış gibi davranır. Dedem Nasrettin Hoca, halkın sığınağıdır. Derdini ona anlatır, onda şifa bulur, onda rahatlar. İçini dedeme döktüğü olur. Yönetimden şikâyetçi olduğunda hemen ona koşar. Timur baskıcı bir hükümdardır. Belki o z

Ekonomi

Bir belgesel izliyorum. Amerika'da geçiyor olay. Bir polis, karısı, iki çocuğu yazlık bir ev satın almak istiyorlar. Genç adam emlakçıya diyor ki: "Ben bir polisim, fazla açılamam, en fazla 400 bin dolar verebilirim. Bir de teknemi koyacak yeri olması lazım o yazlığımın." Ey büyük Allah'ım. Bu nasıl bir bölüşüm Adamın söylediği rakam bugünün kuruyl

Mektup

Sevgili okurlarım, Ben yazılarımı ofisimden yazıyorum. Yardımcım temize çekiyor ve maille Cumhuriyet Yazıişleri Müdürü Özgür'e yolluyor. Yani gazeteye çok uğrayamıyorum. Özgür geçenlerde bana geldi ve postayla gelen kitap ve mektupları getirdi. Çoğu eski tarihli. Ben yine de mutlu oldum. Okudum. Bir bölümüne burada teşekkür etmek istiyorum. Kitap g

Şeytanın aklına gelmez

Özgür Özel, iktidarı besleyen bazı firmalar için: "Buraları boykot edin" çağrısı yaptı. Troller bu isimlerin arasına Arçelik, Kırmızı Kedi Yayınevi, Koçtaş'ı da sıkıştırmış. Gerçekten şeytanın aklına gelmez. "Kırmızı Kedi" benim kitaplarımı da basıp yayımlıyor. Ülkenin en prestijli demokrat yayınevlerinin başında gelir bu kurum. Yalanı öyle utanmaz

İmamoğlu'na mektup

Canım kardeşim... Sen içeridesin ama biz dışarıda değiliz. Son haberleşmemizde beni çok duygulandırmıştın. Üç ayrı kanala başvurdum. Seni ziyaret etmek istiyorum. İnanç veren yüzünü görmek bana biraz olsun moral verecek. Güçlüsün, imanlısın, dümdüz bir adamsın. Ama kapalı parmaklıklar arasında olma tuzağına düşürülmen gücüme gidiyor. Kısa sürede gö

Unutulanlar

Kişilerden söz etmeyeceğim. Ben kolay kolay kimseyi unutmam. Ama unuttuğumuz şeyler tedavülden kalktığı için aklıma geldi. Mesela manşon diye bir şey vardı bilir misiniz Annem kışın kullanırdı. Siyah yapay kürkten iki yanı açık çanta gibi bir şey. Sağdan soldan ellerini içine sokarsın, eldiven gibi ellerini ısıtır. Siyah storlu perde. O da çok şükü

Fıkralar

Genellikle fıkraları erkekler uydurduğu için çoğu, kadını aşağılar. Ben kadını öne çıkartan fıkraları severim. Şimdi, aşağıdaki fıkra her ne kadar yine erkek gözüyle gibi görünse de kadının zekâsını öne çıkardığı için yazıyorum: Amerika'da bir doktor muayenehanesine yeni bir sekreter almış. Kız çok güzel ve çok zeki. Doktor bu işten memnun. Kıza de

Ergin

Tanınmış bir ailenin çocuğu idi. Üç kardeştiler. Elçin Telci resim yapardı. Gülçin Telci gazeteci ve sevilen bir yazardı. Ergin Telci yaşamını iyilik ve güzellikler üzerine kurmuş bir adamdı. Maçka'da otururlardı. Valikonağı Caddesi'nde bir yer açtı. Çocuklara zekâ geliştirici oyuncaklar ve yayınlar yapmayı düşünüyordu. Benim Evde Karagöz adlı kita

Celal Sururi

Geçen hafta söz vermiştim. Komedinin usta ismi Celal Sururi'nin "üçleme takıntısı"nı anlatacaktım. Celal abinin bir huyu vardır; evden çıkarken sokaktaki üç çınar ağacına üçer kere vuruyor. Kadıköy'den Beyoğlu'ndaki tiyatroya geliyorlar. Celal abi kardeşi Ali Sururi'yi kenara çekiyor: "Ali ben evden çıkınca ağaçlara üçer kere vurdum mu" diye soruyo

Celal abi

Geçen hafta tiyatronun büyük komiği Celal Sururi'den söz etmiştim. Eşyalarla kavga ederdi. Ama asıl önemli meselesi "yuttum hastalığı" idi. Celal abi kaybolan her şeyi yuttuğunu sanırdı. Üçleme huyu da vardı. Yemek yiyoruz, çay içiyor Celal abi, çay kaşığını yere düşürmüş. "Kaşığımı gören var mı" diye soruyor. Kimsede cevap yok. Celal abi: "O zaman