Mehmet Faraç

Yeniçağ

Bağnazlığın sinsi kuyuları!!!

Gafletin, dalaletin, hatta insanlığa ihanetin paslı yollarında meydana gelen zincirleme rezaletleri büyüten bağnaz çarkın üç ayağı var; "Çaresiz kurbanlar, gafil aileler ve sorumsuz devlet!.." Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde, aileler çocuklarını bağnazlığın girdabında, işkenceye- ölüme, hatta tecavüz rezaletlerinin utanç verici tezgahlarına teslim

Temizlik kuyruğunda üniversiteliler!..

Atatürk'ün Türk halkına armağan ettiği milli kuruluşların özelleştirme talanıyla elden çıkarılması devletin temeline dinamit yerleştirmişti zaten... Şekerden kağıda, ayakkabıdan kumaşa kadar Türk halkının tüm gereksinimlerini karşılayan yüzlerce fabrikanın arsa fiyatının bile altında yandaşlara peşkeş çekilmesinin ardından, Türkiye'de sosyo ekonomi

''Cemaat''çiliğin yeni kuytuları!..

Siyaset de, medya da kendini aydın zannedenler de Türkiye'nin geçmişte yaşadığı sıkıntılardan bir türlü ders almıyor... Öfkenin bağrında büyüyen gaflet- dalalet ve hatta hıyanetin bağnaz kışkırtmaları, daha sonra da terörün en kanlısını barındıran olayları çok çabuk unuttu Türkiye... Oysa at izinin it izine karıştığı, kimin elinin kimin cebinde bel

Ne istiyorsunuz ey ''kararsız''lar..

Geçen yılın 8 Şubat'ında bu köşede, "İşte Türkiye'nin yükselen partisi" diyerek, "seçenek" kıskacındaki "kararsız" seçmene dikkat çekmiştik ya, işte o tablodaki sonuçlar daha da şaşırtıcı ve sarsıcı hale geliyor... Nasıl bir siyasi girdaptır, nasıl bir seçmen çıkmazıdır bu acaba.. Ve nasıl bir devasa şaşkınlık kuşatmış ki milleti.. Muhalefetin bir

''Kötüler''in iyi abisi...

Çevresi Süryani mağaralarıyla dolu, antik kayalıkların geçit vermediği o virane mahallenin arkalarını çok gizemli bulurdu çocuklar... Çünkü briketten gecekonduların arkasında ve kıpkırmızı toprakları çevreleyen bağların gerisinde koca bir tarih de yatıyordu... Ve o tarihin içerisinde, bilinmezlerin girdaplar yarattığı mağaralar, eskimiş dehlizler,

Suriyeliler Meclis'e mi girecek..

Tel örgüleri aşan o dehşet verici insan akınının çaresizliği artık geride kaldı... Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve daha da çok gençler kaçıyordu savaştan... Ellerinde çantalarla, valizlerle, çuvallarla, geride bombaların kulakları yırtan çığlığını, kurşun seslerini ve kan kokusunu bırakarak kaçmışlardı sınırlarımıza... Tüm dünyanın ürkerek izlediği

Çöküş, pervasızlık, gidişat!..

Türkiye'nin her alanda topyekün savrulduğu yıkıcı gidişat, önüne gelen her şeyi adeta yerle bir ederek ilerliyor... Metropollerden kırsala uzanan yollarda Türkiye'nin sosyo ekonomik gidişatı, siyasetin vahim ortamdaki çaresizliği ve toplumun asıl dertleri konusundaki çıkmazları öylesine çatışıyor ki, ne siyasiler olayın farkında, ne uyduruk anketle

Kadın katliamını kim durduracak..

Şiddet hiçbir alanda dur durak bilmiyor... Çarşılarda, sokaklarda, meydanlarda, restoranlarda, evlerde, yaşamın her alanında şiddetini arttıran barbarlığın en yoğun hedeflerinden biri de kadınlar... Çünkü bağnazlıkla yoksulluğun, geri kalmışlıkla cehaletin cenderesinde ve toplum psikolojisinin iyice kontrolden çıktığı dönemlerde, şiddet öfkesini ol

Dört yıl önce bilinen savaş!!!

Savaşların nasıl kirli birer rant çatışması olduğunun kanıtı Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimle bir kez daha çarpıcı biçimde dışa vurdu... Suriye'de toprak, Irak'ta petrol ve Libya'da ise (Kuzey Afrika'nın en büyük yeraltı kaynakları için) kışkırtılan savaşta olduğu gibi, Rusya-Ukrayna sınırında, hem NATO'nun bir tehdit olarak algılanması ve hem de

Üçüncü Dünya Savaşı'nın(!) işaretleri!!!

NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Amerika ve diğerleri Ukrayna'daki savaşı durdurmak için hiçbir şey yapmıyor... Amerika bile Zelenski'nin "hava sahasını kapatın" çağrısına olumsuz yanıt verince, dünya savaş tarihinde belki kaderine terk edilmişliğin en büyük kanlı tablosu çiziliyor Ukrayna'da... Çünkü her şey dünyanın gözü önünde yaş