M. Latif Salihoğlu

Yeni Asya

Meşhûr "Bâb-ı Âlî Baskını"

Bazı araştırmacılar, 23 Ocak 1913'te vukû bulan "Bâb-ı Âlî Baskını" hadisesini bir "darbe" olarak görüyor.O hadise bir hükûmet değişikliğini netice verdiği için, bunu klasik bir darbe şeklinde isimlendirmek mümkün olsa bile, bu tabir tek başına gelişmelerin iç yüzünü aydınlatmaya kâfi gelmiyor. Esasında, hemen bütün askerî ve siyasî darbelerin birb

Önceki fiyaskodan ders çıkarmalı

Bundan on beş sene kadar evvel (2009-2015) yine "İmralı sakini" ile bağlantılı olarak başlatılan bir süreç (vetire) vardı.Buna değişik isimler de takıldı: "Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Çözüm Süreci, Terörle Etkin Mücadele" vesâire... Bu süreci başarıyla noktalamak için, 4 Nisan 2013'te içinde meşhûr kimselerin yer aldığı 63 kişilik bir "Âkil Ad

Kralın giyotinle idamı

Büyük Fransız İhtilâli'ni (1789) gerçekleştirenler, kilisenin ve feodal yapıların baskısından halkı kurtarmakla övünüyorlardı.İnsan temel hak ve hürriyetlerine imza attıklarını, cumhuriyet sistemine geçtiklerini, asırlardır esir-köle muamelesi gören halkı esaretten kurtardıklarını Avrupa ve dünya kamuoyuna iftiharla anlatıyorlardı. Ne var ki, devle

Maraş'ta şahlanış destânı

İki defa ecnebî işgaline uğrayan Maraş'a "kahraman"lık unvanını kazandıran hadiseler zincirinin ilk halkası 22 Şubat 1919'da yaşandı. 20 Ocak 1920'da işgale karşı şahlanan millî irade, 12 Şubat'ta nihaî zafer ile taçlandı. 1Böylelikle, yaklaşık bir sene müddetle ecnebî işgaline karşı direnen KahramanMaraş halkı, kendi imkânları ile kazanmış oldukla

Duruşma esnasında namaz

Evvelki sene (2023) Ocak ayı ortalarında vefat eden Hüseyin Kileci Ağabey, Hz. Bediüzzaman'ın 1952'de İstanbul'da görülen Gençlik Rehberi Mahkemesine bizzat katılmış "Son Şahitler"den muhterem bir zât idi.Allah rahmet eylesin, kendisiyle 2007'de İstanbul Fatih'te görüşüp tanıştık. Bilâhere, bayramlaşma vesilesiyle evine gidip ziyaret ettik. Her iki

Siyasete yeni format mı atılıyor

Siyaset âleminde "Türkçülerin reisi" makamında bulunan Sn. Devlet Bahçeli, radikal çıkışlarıyla, ânî ve keskin dönüşleriyle tarihe geçecek gibi görünüyor.Son zamanlarda "İmralı sâkini" üzerinden öyle bir çıkış yaptı ki, kimini şaşkına çevirdi, bazılarını hayrete düşürdü, pek çok kimsenin de ezberini bozdu. Bu çıkışıyla öyle şeyler söyledi ki, hiç a

Aklın nuru, kalbin huzuru için...

Aklı ve kalbi bir tek şahıs etrafında dolaşanların, zamanla hem ufku daralır, hem huzuru kaçar. Önceden hiç tahmin dahi edemedikleri bir anaforun içine düşer.Duyduğumuz ve gözlemlediğimiz kadarıyla, bu tür şahısperestlerin hâli, özetle şöyle bir seyir takip eder: 1. Ufku daraldığı için, gitgide kabalaşır. Nezâketten uzaklaşır. Etrafındakilere karşı

Menfî dil "müsbet hareket"i zehirler

"Menfî hareket"i zahirî mânası itibariyle "Dahilde silâh kullanmak, şiddete başvurmak, kan dökmek" şeklinde özetlemek mümkün."Müsbet hareket" metoduna göre ise, dahilde kuvvet kullanmak yok. Yani "menfî hareket"e yer yok, izin-cevaz yok. Herkes inandığı dâvâyı, savunduğu fikri şâhane hür ve serbest bir şekilde izâh edebilir. İşi hakarete dökmeden,

Emsâlsiz sabır, tahammül

Siz ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin, yine de size sataşanlar oluyor, olacaktır. Herkesi birden memnun edemezsiniz.Sizin fikrinizden hoşlanmayan kimseler, sizi maksadınızın tam zıddıyla itham ederek suçlayabiliyor. Çünkü, suçlamak kolay, basit bir iş. Sığ kafalı seviyesiz kişi, tutup hemen kolaycılığa, basit olana tevessül ediyor. Esas

Demokrasinin iki düşmanı: Zulüm ve şiddet

Terör örgütlerinin gıdası silâh ve şiddettir. Kime ve neye hizmet ettiği ayrı mesele. Ama, şiddetin olduğu yerde demokrasi yeşermez. Kök tutmuş olsa bile boy vermez. Buna göre, kanlı şiddet metodunu kullanmak, hem demokrasiye, hem temel insan haklarına düşmanlık etmektir.Demokrasinin ikinci bir düşmanı, devletin imkânları ile yapılan haksızlık, huk