Demokrasiden öteye gidilen köyler
Gerçi "Ölümden öteye köy yok" derler. Ama, demokrasiden öteye köy var. O köylerin en güzel olan adı "hürriyet"tir.
Yani, demokrasi hürriyet zemininde yeşerip kemâl bulduğu gibi, insan temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alması bakımından da hürriyetin önemi büyüktür. Hatta denilebilir ki: Hürriyet olmadan asla. Hürriyetin olmadığı yerde demokrasinin de, cumhuriyetin de pek bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
Demek ki, içtimaî değerler silsilesinin başında hürriyet geliyor. Keza, Allah'a hakkıyla kul olmanın başında da hürriyet liste başı geliyor. Aksi halde, Allah'a değil, kula kulluk yapılmış olur. Tarihte bu feci halin çok örnekleri var.
Demokrasiden öteye giden diğer bazı köylerin ismini şu şekilde ifade etmek mümkün: Otokrasi, diktatörlük, totaliterlik, tek adamcılık, vesaire...
Bilindiği gibi, Faşist İtalya'da Mussolini ve Nazi Almanya'sında Hitler de demokrasi zemininde ve seçimle iktidara geldiler. Ama, sonradan birer diktatör olup çıktılar.
Bizdeki otokrasinin, yahut totaliterliğin bir örneği İttihat-Terakki (1908-1918) döneminde yaşandı. Teorik planda parti kurmak ve seçimlere girmek serbest idi. Ama, o "şiddetli istibdat" devrinde muhalif hiçbir partiye göz açtırılmadığı gibi, türlü bahanelerle muhalefeti siyaset meydanından silmekten geri durmadılar. Ahrar Fırkasının yüzlerce mensubunu ya darağacında astılar, ya da Sinop Hapishanesinde çürüttüler.
Demokrasinin kâğıt üstünde var olup tatbikatta hiç imkân-fırsat verilmediği dönem ise, 1923-46 seneleridir.
CHP dışında arada iki parti daha kuruldu: 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile 1930'ta Serbest Fırka gibi. Ne var ki, bu iki partiyi de seçime sokmadıklarını gibi, parti yöneticilerine dünyayı cehenneme cevirdiler. Özellikle de TCF yöneticileri, İzmir İstiklâl Mahkemesinde idamdan döndüler.
Neden Çünkü, gerçek hayatta demokrasi ile beraber hürriyet de yoktu. Mutlak bir istibdat rejimi vardı. Aynı şekilde tek adamlık sistemi hükümfermâ idi. Halbuki, isteselerdi, çok partili sisteme geçiş yapabilirlerdi.
Gelelim günümüze... Bugünkü iktidar partisinin aktörleri de, şüphesiz demokratik yolları, kanalları kullanarak başa geçtiler. İktidarlarını garantide gördükleri her seçim döneminde, ayrıca demokrasinin öneminden, erdeminden dem vurdular. Hem de, diğer partileri geride bırakırcasına.
Ne var ki, iktidardan gitme veya bir başka partinin iktidar olma ihtimali karşısında, önceki tavırlarını aynı istek ve iştahla devam ettirmediler ve ettirmiyorlar.