Kâzım Güleçyüz

Yeni Asya

Uyanış çağrısı ve nesl-i cedid

İslâm âlemini üç düşman olarak nitelediği cehalet, fakirlik ve ihtilâflarla bu hale düşüren zihniyetin sahiplerini "fikir ve terakki cihetiyle ortaçağın yadigârları" olarak niteleyen Said Nursî, din düşmanlarının ortaya attığı şüpheleri reddedip yüzlerine çarparken, güya din adına bilime ve çağın gelişmelerine karşı çıkıp direnenleri de "ahmak dost

"Artık uyanınız!"

Geçen yüzyılın başında bu topraklardan yükselen bir ses, bu vatan ahalisine ve İslam âlemine sarsıcı ifadelerle şöyle bir çağrıda bulunuyordu:"Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfâdı torunları olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. " (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 57.

Osmanlıdan Türkiye'ye demokrasi mücadelemiz

Bu topraklardaki hürriyet hareketleri, başından beri gerek İslâm âleminde, gerekse Batıda yakın takibe alınmış ve izlenmişti.Nitekim Osmanlının 1900'lerdeki hürriyet ve meşrutiyet denemesi, o dönemde geniş bir coğrafyada bilhassa Müslümanlar tarafından ilgi ve dikkatle takip edilmekteydi. Seyyah ve âlim Abdürreşid İbrahim, Âlem-i İslâm isimli iki c

"Çare, irşad ve tenvir"

Bediüzzaman dinimizin temel kaynağı ve dayanağı olan Kur'ân başta olmak üzere inanç değerlerimizin görülmemiş saldırılara maruz kaldığı çok zor bir dönemde hizmet stratejisini yine Kur'ânî ve nebevî ölçülerle belirledi.Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde tevessül etmediği silâhlı hareketleri, tasvip de etmedi. Cumhuriyetin ilk yıllarında "Din elden gidi

Çıkış yolu Bediüzzaman'da

65. vefat yıldönümünde bir kez daha rahmetle andığımız Bediüzzaman, eserlerinde ortaya koyduğu Kur'ân kaynaklı tesbitleriyle, yaşadığımız tıkanıklıklardan çıkış yolunu gösteriyor.O, bu tesbitleri 110 küsur yıl önce seslendirmeye başladı. "Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır" deyip, bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhlarıyla

Üstadın Ramazan'ları

Üstad Bediüzzaman'ın Ramazan'ları nasıl geçiyordu Lâhikalar başta olmak üzere Risale-i Nur'un çeşitli yerlerinde ve Son Şahitlerin hatıralarında bu sualin cevabına ışık tutan değerli bilgiler var.Aslında son müceddid olarak İlâhî bir tercih ve tavzifle görevlendirilmiş çok özel bir insanın, çileli, ama derece semeredar hayatındaki seksen küsur Rama

Müsbet hareket ve sağduyu

Türkiye'de sosyal bünyenin, kaynağı yıllar, hattâ yüzyıllar ötesine uzanan toplumsal sorunları ve bunlardan kaynaklanan önemli sancıları var.Bilhassa Osmanlının çöküş sürecinde ve Cumhuriyet kurulduktan sonra yaşanan sosyokültürel değişim süreçleri, birçok derin problemi de beraberinde getirdi. Hakkı değil, kuvveti; uyum içinde birlikte yaşamayı de

Çok şükür ki, Risale-i Nur hizmeti var...

Cumhuriyetin ilk yıllarında "Din elden gidiyor" gerekçesiyle başlatılan isyan girişimleri, devletten önce Bediüzzaman engeline takıldı.İsyancıları "Kardeşi kardeşe kırdırmayın. Yapılacak tek birşey var: Millet irşad edilmelidir" diyerek uyaran Bediüzzaman'ın bu tavrı olmasaydı, tarih çok daha farklı şekillenirdi. Aynı şekilde, ta Osmanlı zamanından

Mikail Yaprak

Yeni Asya ailesinin çok özel ve güzide bir mensubunu daha ebediyet yolculuğuna uğurladık. Mikail Yaprak da bu fani dünyadaki hizmetini tamamlayıp terhis belgesini alarak rahmet-i Rahman'a kavuştu.Yeni Asya'nın öncüsü olarak 1967 Ekim'inin son haftasında ilk sayısını çıkaran İttihad gazetemizin kendi dünyasındaki yerini bir yazısında şöyle ifade etm

Tarihî ikazlara kulak verilmeyince...

Bediüzzaman M. Kemal'in ısrarlı davetleriyle gittiği Birinci Mecliste üyelere dağıttığı tarihî beyannamede, TBMM milletin dinî ihtiyaçlarını tatmin etmezse başka arayışların başlayacağı, bunun da otorite bölünmesi ile parçalanmaya yol açabileceği ikazında bulunmuştu.Bu uyarılar etkili oldu ve birçok meb'usta mâkes buldu; ama Birinci Meclis dağıtıld