İskender Öksüz

Karar

DEM bu DEM'dir!

Bahçeli'nin 22 Ekim tarihli meşhur Öcalan çağrısının üstünden yaklaşık üç ay geçti. Ne olup bitti Bir muhasebe yapabilir miyizMuhasebe zor, çünkü "müzakereler" hakkında pek az bilgiye sahibiz. Sanırsınız ki DEM'liler geliyor ve Meclis Başkanıyla, Bahçeliyle ve diğer partilerle, "Barış olsa ne iyi olur. Barış iyidir, savaş kötüdür." gibi özdeyişler

Görev ve makam

İngilizce "office" kelimesine Google tercümeden baktım. Ofis, büro gibi karşılıklar vardı. Tercümedeki ilk Türkçe kelime "görev". Ben asıl bu anlamla ilgileniyordum. Derken büyük puntolarla yazılmış ikinci bir mana çıktı karşıma: Makam!Evraka! Galiba Türkiye siyasetindeki açmazın anahtarını buldum: Yakın sanılan bu iki kavramın zıtlığı. Tayin edile

Paradigmayı anlamak

Olan biten, konuşulan, daha da önemlisi konuşulmayan; hepsi bana tuhaf geliyor. Bir ben mi anlamıyorum Herkes "paradigma"yı anlıyor da bir ben mi aval aval bakıyorumHadi hep beraber anlamaya çalışalım.Önce Bahçeli konuştu. "Öcalan gelsin, DEM grubunda 'PKK'yı lağvettim.' desin. Biz de onu umut hakkından faydalandıralım." dedi. Umut hakkına mukabil

Alıştırılıyorsunuz

Neye alıştırılıyorsunuz Gizli Siz anlamazsınız. Bu devlet aklı.Görüşüyorlar ama ne görüştüklerini bize söylemiyorlar. Biz kimiz ki! Biz ezikler. Bize ne. Onlar görüşür, karar verir, yapar. Muhakkak iyi yapar, âlâ yapar. Bize ne oluyor!Bu lafların, bu tutumun bir anlamı var. Görüşülenler, kamuoyunda çok şiddetli tepki doğuracak şeyler. Onları doğrud

Zarf, kâğıt ve âşıklar

İnsanı insan yapan toplumdur. Toplumu toplum yapan da iletişim. İnsanın tarihinde hatta insanın tarih öncesinde asıl dönüm noktası lisandır. Lisan, iletişimin ilk ve temel aletidir. İnsanı tarif ederken birçok özelliği sayılır ama herhâlde temeldeki özellik konuşması olmalı. Şu hâlde bu paragrafı, "İnsanı insan yapan toplumdur. Toplumu toplum yapan

Eyvah hepsi birden geliyor: Süreç, demokrasi, barış

Birkaç ay önce başlayan yeni çözüm sürecinde mutlu sona yaklaşıyoruz zahir. Hani Öcalan TBMM'ye gelecek ve DEM grubunda PKK'yı feshedecek biz de ona Umut Hakkı tanıyıp tahliye edecektik. Bu formülü de Batılı dostlarımız bize kuvvetle telkin ediyordu. Zaten müebbede Umut Hakkı ile tahliye, İngiliz icadıydı. Bir vaveyladır koptu, terörist başı nasıl

Hem okudum hem de yazdım

Okur ve de yazar sayısı artıyor mu eksiliyor mu Twitter'in 140 karakteri X'in 280'i - uzun soluklu okumayı öldürdü mü Bunlara ilk akla gelen cevabı vermek yanıltır. Mutlaka istatistiğe, ankete dayanmak lazım ama bunları bulmak da kolay değil. Benzer soruları 29 Eylül yazımda sormuş ve şöyle bir cevap bulmuşum: Yayımlanan kitap sayısı artıyor, faka

Sebep yok ama sonuç mükemmel!

Biliyor musunuz, bu galiba popülizmin hastalığı. Sebeplere hiç yüz vermeyip sonuçların kavgasını yapıyoruz. Hani insafsız ev sahipleri kiraları arttırır; insafsız marketler etiketleri yükseltir Biri çıkıp da sormaz, o hâlde niçin insaflı ev sahipleri de kiraları normal her ne demekse seviyesinde tutup öncelikle kendi evlerinin kiralanmasını sağla

Herkes çalıyor mu dersiniz

İnsan, toplum yaratığı. Üyesi olduğu toplumla sıkı sıkıya ilişki içinde. Bu, en az taş devrinden beri böyle. Geçen yazımda bahsettiğim gibi kültür psikoloğu Prof. Michael Morris, insan toplumlarını üç içgüdüye dayandırıyor: Akranları taklit içgüdüsü, kahramanlar gibi olma içgüdüsü ve geçmişi kutsama içgüdüsü. Öyle anlaşılıyor ki zavallı okuyucumun

İnsanın üç içgüdüsü

Bir zamanlar entelektüeller, çok satan kitaplara burun kıvırırdı. Öyle ya, tarihten sosyolojiye, psikolojiden siyasete uzmanlık alanlarını anlatan eserleri "halk" okumazdı ki. Her ne demekse bu "halk"; o okumayınca da popüler olmak mümkün değildi. 21. asırda bu düşünceler de değişti. Bilime ait konuları popüler seviyede anlatan eserler çok satan ol