Sarayda tek başına

Geçen hafta II. Elizabeth ile geçti gitti. Biz hep kraliçelerin çok mutlu olduklarını düşünürüz. Sahi hayatları masallardaki gibi mi acaba Kutsal Roma İmparatoru I. Franz ve eşi İmparatoriçe Maria Theresa'nın 15'inci çocuğu olan Avusturya arşidüşesi Jeanne Marie Antoinette von Habsburg, Viyana Hofburg Sarayı'nda doğar. Kalabalık ve neşeli bir ailedir, hususi dadılar bakar onlara. Annesi hudutlar çizer 'nasıl olmaları gerektiği hususunda.' Ancak Marie en ciddi mürebbiyeleri bile güldürür, aklı hep oyunda. Derken kızlar büyür ve Avrupalı aristokratlarla evlenip uzaklaşırlar. Avusturya'nın Fransa ile arası açıktır, Ekslaşapel Antlaşması (1748) ile dargınlığa nokta koyulur. Dostluğun devamı için kız alıp vermeli akrabalık kurmalıdırlar. Fransa tarafında bir damat adayı vardır: Veliaht Louis-Auguste! Evlilik çağındaki iki ablası sâri (bulaşıcı) hastalıktan ölünce Marie öne çıkar. Ve beklenen buyruk gelir "evleneceksin hazırlan!" Henüz 14 yaşındadır. Zavallının Fransızcası yoktur, pot kırmaktan korkar. Annesi onu kızağa çeker, sıkı bir eğitime tabi tutar. Bİ' KINA YAKMADIKLARI Önce Viyana'da bir düğün yapılır, müstakbel eşi Louis-Auguste yoktur ortalıkta. Diyeceksiniz ki, ne acele Politika efendim Paris'e "Avusturya arşidüşesi değil, Fransa döfnesi" olarak giderse puan kazanacaktır halk nazarında. Viyana'yı ağlayarak terk eder, alıştığı insanlara veda. Yol boyunca geçtiği şehirler bayram yerine döner, meşaleler yakılır, şölenler verilir onuruna. Versay Sarayı'nda onu kraliyet ailesi karşılar. Eşi veliaht Louis-Auguste