Düşman başın şirketi şerriye Wagner Blackwater kiralık katiller

Biliyorsunuz Şehir Hatları müessesi teberru ve bağışlarla kurulur. Sayesinde İstanbul kabından taşar, vatandaş Boğaz'ı, Adalar'ı, Moda'ları mekan tutar. İşte bu yüzden Şirket-i Hayriye (hayırlı şirket) denir ona. Bir de şirketi şerriyeler var ki Allah muhafaza. Huzur saadet değil kan, kaos, kasvet sunar. Bakın şu tenakuza ki tabelalarında "güvenlik" yazar. Eskiden ABD kirli işleri CIA eliyle bitirirdi, SSCB ise KGB, OGPU, NKVD, SVR kanalıyla. Sonra maşa kullanmaya başladılar, Amerika İsrail'i, Rusya Küba'yı sürdü sahaya. Medya güçlenince, herkesin her şeyden haberi oldu, protestolar, manifestolar. Bu nefretin sonu iyi değildi, pis işleri "şirket eliyle mi" yaptırsalar acaba PARASIYLA... Ortalıkta bir sürü tekaüt deniz piyade vardır, silahtan hoşlanırlar. Helikopterden atlar, derin sulara dalar, bilumum cihazı kullanır, tank savarlar icabında... Nitekim Erik Prince ve Al Clark adlı iki paragöz Blackwater (Kara-Su) şirketini kurar (1996). Prince'in kendini "bir haçlı şövalyesi" görür. Şimdi değişik kisvelere girecek, zulmedecektir Müslümanlara. Şirket Başkan için de rahatlatıcıdır, işler sarpa sararsa, tanımıyorum der, çekiliverir kenara. Bu tarz elemanlar sabun gibidir, avuçta tutulmaz, bir bakmışsın silah ve uyuşturucu pazarlamakta. Gasp, soygun, yağma... Gerçi Irak, Suriye, Afganistan'da adam da vursalar yargılanmazlar. ABD mahkemeleri ise topu taca atar, takipsizlik ve beraat. Şikâyet edecek merci yoktur, mağdurlar derdine yanar. VURDUM N'OLCAK Yıl 2007 - Bağdat... O gün ABD Dış İşleri Bakanlığının memurları bir görüşme için elçilikten çıkmış, konvoyla Nissour Meydanı'na yaklaşmaktadırlar. Kafilenin geçeceği şeride tali yoldan bir otomobil girer yavaşça. Trafik polisi şoföre "yolu boşalt" işareti yapar. Anlayamaz durur, n'oluyor gibilerden bakar şaşkınca. Blackwater elemanları sorgusuz sualsiz ateş açar, Ahmed Haytem ile Annesi Muhassin'i katlederler oracıkta. Yetmez halkın ve polislerin üstüne de göz yaşartıcı bombalar atar, hedef gözetmeden tetiğe basarlar. İnsanlar vurulur, dükkânlar dağılır. Blackwater'e çalışan helikopter de şenliğe (!) katılır. 17 insan ölür, onlarcası yaralanır. Ortada bir şey yoktur oysa, her şoförün başına gelebilecek tereddüt ve savsaklanma... Irak hükûmeti sert çıkar bu defa. Blackwater şirketinin çalışma iznini askıya alır, nasıl olduysa. ABD Dışişleri Bakanlığı yelkeni suya indirmek zorunda kalır, "Evet, şirket aşırı güç kullandı" der, "hiç lüzum yoktu buna!" ADALETİN BU MU Maktul yakınları Amerika'da ünlü bir avukat tutar, hadisede hayatını kaybeden Ali Kinani, İbrahim Abid el-Mafrece ve Mehdi Sahib Nasır adına tazminat davası açarlar. Faillerin ilk cinayeti değildir, Evan Liberty, Dustin Heard, Paul Slough ve Nicholas Slatten suçlu bulunsa da mesafe alınmaz. "Devlet mi mesul, şirket mi" münakaşası uzar, kaynar giderler arada. Blackwater avukatı Peter White, 1988 Westfall Yasası'na atıfta bulunur, şirketi Irak hariciyesine çalışıyor gibi gösterir el çabukluğuyla. Ve Başkan Trump devreye girer Af çıkartır adamlarına. Irak hükûmet sözcüsü Ali Debbağ, "Kararı teessüfle ve teessürle" karşılar. Amaaan kimin umurunda Blackwater lekelenmiştir, hemen adını değiştirir. Tabelaya önce ""Xe Services" sonra "Academi" yazar, yeni vukuatlar için kaldığı yerden devam. KOMÜNİSTLER 'VAŞİNGTON'A Derken Felluceli direnişçiler bir Blackwater ekibini kıstırıp öldürür. Cesetleri Fırat üzerindeki köprüye asarlar. ABD bunun bedelini kasabalıya ödetir, kabak yine sivillerin başında patlar. Amerikalı kapitalist şirketler Marksist PKK ve YPG'ye eğitim verir, silah sağlar. Kızıllarla poz poz resim çektirir, saklanma ihtiyacı duymazlar. Washington, bölgenin karışık ve huzursuz olmasını arzular ki Blackwater yerinde bir seçimdir bu hususta. Camileri bombalar, düğün konvoylarını, taziyeevlerini vurur, suçu ona buna atarlar. Yalanlasan ne fayda Medya ellerindedir nasıl olsa. GÖLGE ORDULAR Ocak 2011. Pakistan. Raymond Davis isimli kiralık katil iş üzerinde iken arabasına yaklaşan iki vatandaştan korkup panik yapar. Çıkarıp tabancasını üstlerine sıkar. Bagajdan uzun namlulu silahlar, dürbünler, maskeler, GPS ve sivil hedefleri gösteren dokümanlar çıkar. Suç ortadadır ama iktidar ABD ile hesaplaşma riskini göze alamaz. Sen misin boyun eğen, daha da ileri gider Benazir Butto suikastına karışırlar bu defa.