Hak-Hukuk ihlâlleri

Yaklaşık otuz bir yıllık meslek hayatım boyunca maruz kaldığım haksızlıkları ve hukuksuzlukları hatırlayıp, bir de şimdi yaşanmakta olan keyfî hak ihlallerine şahit olunca; benim geçmişte yaşadıklarımın şimdi yaşananların yanında denizde damla bile sayılamayacağını anlıyorum.Öğrencilerime dinî bilgileri verdiğim için, namaz kıldırdığım için, kız öğrencilerimin başları örtülü olduğu için bilhassa sol iktidarlar döneminde hedef haline getiriliyordum. Dinî değerlere mesafeli olan amirlerim beni yazılı veya sözlü olarak ikaz etmekle yetiniyorlardı. Bir Cuma gününe denk getirilen öğretmenler toplasında Cuma namazına gittiğim için yine bir ilköğretim müfettişinin beni ikaz ederek bazı tavsiyelerde bulunmakla yetindiğini hatırlıyorum. Bazı bayramlarda başörtülü öğretmenlere izin verdiğim için; 12 Eylül darbe döneminin kudretli komutanlarınca sözlü ve yazılı olarak ifademin alınıp başka da hakkımda herhangi bir işlemin yapılmadığını biliyorum. Darbe anayasası referandumunda, "Hayır" oyu kullanmanın affedilmez bir cürüm olduğu dönemde sandık başkanı olduğumdan seçmenlere "Hayır" oyu kullanmaları yönünde telkinlerde bulunduğum iddiasıyla; talimatları kanun olarak kabul edilen darbecilerin hedefi haline gelmiştim. Herkes sorgusuz sualsiz benim ihraç edilip içeri tıkılmamı beklerken, ifadeden sonra benim suçsuz olduğuma karar verildi. 5816 sayılı kanuna aykırı hakaret suçlamasıyla ağır ceza mahkemesinde yargılandım. Hemen herkes tutuklamamı beklerken, ifademi alan hakim tutuksuz olarak ağır ceza mahkemesine sevk edilmeme karar verdi. Yaklaşık iki yıllık bir yargılanmamda cennetmekân Av. Bekir Berk ağabeyin çok şahane müdafaalarından sonra mahkeme heyeti ittifakla beraatime karar verdi. Bir dönem koalisyon olarak CHP iktidara gelince herkes derhal beni