"Gazetenize sahip çıkın"

Yetmişli yılların ortalarında yapmakta olduğumuz hizmetler hakkında bilgi vermek, hem de Nur hizmetleriyle alâkalı olarak merak ettiğim bazı konularla ilgili suallerime cevap alabilmek için merhum Sungur Ağabeye yazdığım bir iki mektubuma cevap beklerken; mesaide iken bir gün makam odamın kapısında rahmetli ağabeyi aniden karşımda görünce hem sevindim hem de şaşırdım.Mektubuma karşılık mektupla cevabını beklerken, değerli bir ağabey'in kalkıp Çelikhan gibi, Anadolu'nun ücra bir köşesine gelmesinden anladım ki Sungur Ağabey gibi saf-ı evvel ağabeylerin hizmet uğruna her zahmete katlanmayı göze almışlardı. Kendimi tanıtma faslından sonra, onun; böyle genç yaşta küçük bir beldede de olsa idareciliğin kolay bir şey olmadığı, işimden memnun olup olmadığımı sordu. Kısa cevaplarımdan sonra; Risale-i Nurlar'la nasıl tanıştığım şeklindeki suallerine verdiğim cevaplardan da memnun oldu. İman hizmetleri açısından öğretmenlik mesleğinin çok önemli ve elverişli bir meslek olduğunu; dolayısıyla bu avantajı iyi kullanmanın önemli olduğunu ifade ettiler. Daha sonra namaz vaktinin girmesiyle beraber, bir nevi mescit olarak kullandığımız odaya geçtik. Buranın duvarlarında bazı resimlerin asılı olduğunu görünce Sungur Ağabey burada namaz kılamayacağını, daha müsait bir yere gitmemizi istedi. Ben de hemen yakınımızda bulunan Nur Talebesi bir hocamızın evine gideceğimizi söyledim, kabul ettiler. Rahmetli Hocamız da böyle bir ağabeyi misafir etmenin sevinciyle diğer Nur Hadimlerini de durumdan haberdar edince, bir anda oda doldu taştı. Namazın akabinde ağabeyin yaptığı ders ile beraber onun Nur hizmetleriyle ve Üstad ile alâkalı hatıralarını dinleyen cemaatin üzerinde bıraktığı tatlı iz herkesin simalarında okunuyordu. O tarihlerde yaklaşık iki bin civarında