Eren Aysan

Cumhuriyet

Bir dava ve bir Orhan Kemal

Önceki gün Ankara'da 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yıllar süren ve öldürülen aydınlık insanlarımız Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu'nun katledilmesiyle bağlantılı "umut davası"nın duruşması yapıldı. Uğur Mumcu ailesinin avukatları doğrultusunda yılların hukukçusu Turgut Kazan, Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesinin ned

Anılarına

Ocak ayını hiç sevmem. Çocukluktan beri ölümle özdeşleşmiş bir aya dönüştüğü için belki de. Ortaokuldan çıkmışım, sırtımda çantayı, sıkıca tuttuğum resim dosyasını taşımaktan yorgun düşmüşüm. Bir an önce eve varmak istiyorum. Merdivenleri, taşıdığım onca ağırlığa rağmen ikişer ikişer çıkıyorum. Annem kapıyı açar açmaz odama gitmem için talimat veri

Absürdlükler ülkesi

1951 yılında Muhsin Ertuğrul, Büyük Tiyatro'yu balo salonu olarak kullanmak isteyen siyasilere restini çekerek Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinden ayrılır. Şapkasını alıp İstanbul'a gittikten sonra Yapı Kredi Bankası'nın desteğiyle Atlas Pasajı'nın içinde "Küçük Sahne"yi kurar. "Küçük Sahne"yle ülkemiz tiyatro sanatında ilklerle buluşur.

Yeni yıldan beklentiler...

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nün kraliçesi Sevda Şener hocamızın üniversite yıllarımızda kulağımıza küpe olan sözlerinden biri, "Dram sanatı insanı eşiklerde sınar!"dı. Tiyatronun hayatın ta kendisi olduğu varsayımını ciddiye alırsak insan kişiliğinin en iyi belirlendiği süreçlerin birtakım geçitler olduğunu ra

Bir damla sevinç ve gözyaşı

Son yıllarda ülkemizde "kamusal alan" kavramı üzerine uzun uzadıya tartışmalar yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Kent kültürü üzerine çalışan isimlerin başında gelen Richard Sennett tarafından kaleme alınan "Kamusal İnsanın Çöküşü" ise modern zamanlarda kamusal yaşam ile özel hayat arasındaki değişimi göz önüne seriyor. Sennett genel bir kamu kur

Yeniden Benazir'i düşünmek...

Tarihin yeniden kendi akışını değiştirdiği o meşum aralıktayız. Sınırımızda yeni yönetim biçimiyle, yeni bir devlet kurulurken masada hâlâ ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz bir belirsizlik geleceğimizi kuşatıyor. Komşu coğrafyanın diktatörlükten demokrasiye geçemeyişi bu belirsizliği katmerliyor, dahası kimi makalelerde üç parçaya ayrılmış yeni b

Kötülüğün toplumsallığı

Golding'in "Sineklerin Tanrısı" romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan Adası'nda. Bir avuç okul çocuğunun yolu zorunlu olarak bu cennetten fırlamış ıssız adaya düşer. Çocuklar başlangıçta uygar toplumun baskılarından uzak, örnek bir düzen kurmak ister. Ancak iki çocuğun başlattığı iktidar savaşı kısa sürede her şeyi değiştirir.

Orhan Kemal'in evi müze olsun!

Orhan Kemal, Demokrat Parti iktidara geldikten bir süre sonra Adana'dan İstanbul'a gitmek, ekmeğini orada kazanmak için gözünü karartır, evinin eşyasını satarak yol parası yapar. 1950 yılının 17 Nisan'ında eşi ve çocuklarıyla İstanbul'a varır. Önce Sirkeci'de ucuz bir otelde kalırlar. Sonrasında da hapishane arkadaşı İzzet evini açar. Sekiz kişilik

Sevgi Soysal'ı düşünürken...

Sevgi'nin bu dünyadan ayrıldığı yıl doğdum ben. Gözlerimi açtığım Türkiye 12 Mart sonrasının sancısını çekiyor, dönemin karanlık şiddeti sokaklara taşıyor, siyasi cinayetler peşi sıra yaşanıyor, devlet ve politikleşmiş, bir bakıma politikleşmek mecburiyetinde kalmış birey arasındaki çatışma günbegün artıyordu. Toplumsal kırılganlık hızlı iktidar de

Şiddet ve biz

Şiddetle tanışalı uzun zaman oldu. Ya da bir süredir tanıdığımı sanıyorum kendisini. Sıradan gibi görünen olağanüstü bir karşılaşmaydı benimki. Pek çok kişi de benzer duygularla ilk defa karşılaşmıştır kendisiyle. Çoğumuz çok küçükken şiddetin ne menem bir olgu olduğunu anladık; en azından anne terliğini savuşturmanın metotları üzerine kafa patlatt


Warning: mysqli_close() expects exactly 1 parameter, 0 given in /home/koseyazarioku.com/public_html/themes/templates/footer.php on line 17