Burak Tekiner

Milli Gazete

Bir hayalimiz var

Neyin uğrunda tükettik ömrümüzü En son neyin hayalini kurduk Borcumuzun biteceği günün hayali mi Evlatlarımızın, aydınlık geleceğinin hayalini mi Bir evin, son model bir arabanın hayali mi Sorular uzayıp gider. Hayaller kurulmaya devam eder. Herkesin bir hayali vardır. Kimisinin hayatın bir yerine tutunmak zorunda olduğu hayalleri, kiminin kendisi

Beyaz haberlerim var

BİR ŞİİR ATEŞLE Şiirin orta yerindeyken, bazen yorulurken, bazen heyecanlanırken, içimiz yangın yeriyken gelir ve kavgamıza müdahil olur şair. "ve inançlarımı boyadığım şehrin duvarlarından bir gök gürültüsü gibi titreyip göğsümü kavgalara veriyordum /omzuma aldığım yük yığınların kurtuluşuydu. /işte bu yüzden umutlarımı yuvasına sürülmüş bir merm

Put Kırma Teknikleri

BİR ŞİİR ATEŞLEYolumuzu yoluna, gönlümüzü gönlüne düşürdüğümüz sıkı adamlarla bereketli put kırma eylemlerinden dönüyoruz. Aklıma Mehmet Akif İnan düşüyor. Hangi inançla, hangi eylemden dönüşte bu mısralar yüreğine düştü diye sormaktan kendimi alamıyorum: "Atıldık kurşun gibi kentin alanlarına Birkaç put ve taş gördü birden irkildi beni." HAKİKA

Bir şehirden gidememek

İnsanlar gibi şehirlerin de ruhu vardır. Onlar da tıpkı bizim gibi doğar, büyür, yaşar ve ölür. Edip Cansever'in de dediği gibi: ''İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer.'' İşte bu yüzden biz şehirlerde yaşamayız aslında, şehirler bizim içimizde yaşar. Yaşadıkça da değerini orada bulur. Gün geçtikçe bizden ona, ondan

Ömer Faruk dönmez bize ne söyler

Ömer Faruk Dönmez kitaplarına aşina olanlar bilirler ki, bütün kitaplarında anlattığı, sancısını çektiği yegâne konu modernizmdir. Sokakların modern çağa teslim olmuş insanlarla dolu olduğunu ve modernizmin kafesinde hapsolduğumuzu anlatır ısrarla. Ne tarafa gitsek hür olmadığımızdan dem vurur. Derdi ise bu kafesten çıkabilmektir. Aradığı bir çıkı

Mecruh gönüllere şifa niyetine

Bir muharririn Osmanlı Türkçesi lisanı ile eslâfımızın âsârı mübarekelerinden yaptığı iktibaslarla tezyin edilmiş, lisanı anlayanlara sıcak bir tebessüm, anlamayanlara lügate bakma zahmeti veren bir makale kaleme aldığını tahayyül edin. Üstelik bu makalenin mevzuu Osmanlı Türkçesi lisanının ehemmiyeti olmasına rağmen, bunu Latin harfleriyle izah e

Bize yüzde sıfır nokta beş derler

Bir ikindi üzeri… Yağmur sicim gibi tüm şiddetiyle gökyüzünden yeryüzüne selam duruyor, toprağın susuzluktan kurumuş çatlak dudağı adeta bayram ediyordu. Ali Abi bu muazzam atmosferi sıcak bir çay eşliğinde temaşa ediyordu. Masanın etrafında ise bıyıkları yeni yeni terleyen gençler… Gözleri adeta bir radarı andırıyor. Devletler kuruluyor, devletler

İçinde Amerika olmayan bir cümle

Bir şiir ateşle Bazı şiirler vardır… Her mısrası ile yüreğimizden tutar. Şairini tanıma bahtiyarlığına kavuşmuşsunuzdur lâkin o, çok erken göçmüştür bu diyardan. Siz erken dersiniz fakat o "En son ölüm gelir/yine de erken deriz" diyerek hoş bir sadâ bırakmıştır gönüllerde. Mevlana İdris'e rahmet o güzel mısralarına özlem ve hasretle: "İçinde yala

Biz gemiye hâla inanıyoruz!

Bir Şiir Ateşle Denizin öfkeli olduğu anlar vardır. Yüksek sesle şarkı söyler gibi. Dalgalar da korkutucudur böylesi zamanlarda. Aynı dalgalar adeta Nuri Pakdil'in o cümlesini haykırır: ''ihtiyacımız olan şey; esaslı ve soylu bir öfkedir!'' Dalganın tam kırılma anında, gecenin zifiri karanlığına bir darbe iner ansızın. Eğer fenerini yakan bir ge

Alışmak ölümüne karşı: Gazze Özgürlük Filosu

Alışmak Ölümüne Karşı… Rahmetli Asım Gültekin ağabeyin kitabının adıydı. ''Ne yapın edin, alışmayın… Yaptığınız her işi şuurunda ve idraki ile yapın. Hiçbir şeye ama hiçbir şeye alışmayın. Namaza, kitap okumaya bile…'' derdi Asım ağabey… Biz ise sen gittikten sonra o kadar çok alıştık ki… Öfkelenmemeye, zalime zalim diyememeye, parçalanmış çocuk ce