Asu Maro

Milliyet

Bir yıldızın doğuşu

"Tek kişilik oyun, oynaması izlemesinden daha cazip bir şey olsa gerek" cümlesini sıkça kuran bir tiyatro izleyicisiyim ben. Eğer çok özel bir performans değilse karşınızdaki, sizi koltuğunuzdan sahneye bağlaması çok kolay olmuyor. Ama bazen de bir oyun izliyorsunuz, bütün o iddialarınızı alıp götürüyor, 70 - 80 dakika gibi bir sürenin nasıl geçtiğ

"Eline koluna hâkim olursun"

Olması gereken olunca, mesela şikâyet edilen bir tacizci ceza alınca insanın içi bir umutla doluyor. Dün Milliyet'te Elif Altın'ın haberini okurken olduğu gibi. Demek olabiliyor.Bu arada önce şunu söylemek isterim: Aslında haber değeri bile olmaması gereken bir olay bu. İstanbul'da bir otobüste, E.K. isimli bir kadının yanına M.Ş. isimli bir adam o

Hayatın acı ve tatlı yanı

Bir süredir kurmacalardan çok daha etkileyici, çok daha şaşırtıcı belgesellere rastlıyorum. Hayat aslında ne kadar zengin, ne kadar güçlü insan hikâyeleri çıkarıyor karşınıza. 25. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nde de uzun süre aklımdan çıkmayacak olan Nermin'i tanıdım, "Acı ve Tatlı" adlı belgesel sayesinde. Nermin Başak, 1963 yılında işçi

Perdeyi sahiplenen kadınların filmleri

Her film festivalinin, ardında farklı heyecanlar ve yeni keşiflerin yanı sıra "Gene kadınlar ne kadar azdı perdede" hissi bıraktığı ülkemizde 25 yıl boyunca bir "kadın filmleri festivali" düzenlemek ne kadar önemli ve değerli bir şey, 25. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde geçirdiğim dört günün sonunda ilk kurmam gereken cümle b

'Günaydın'la başladı her şey

Uzun zamandır bir albüm için yapmadığım şeyi yaptım, onu dinlemeyi erteledim. Tadını çıkarabileceğim rahat bir ana. Öyle bir yerden bir yere koştururken, kulaklıkla olsun istemedim "Elli Buçuk" ile tanışmam. On iki yıl aradan sonra gelen yepyeni Ortaçgil şarkıları daha özel bir buluşmayı hak ediyordu. Çok da haklıymışım. "Günaydın'la başladık yeni

Taksi durağında bir gece

Artık taksi bağlantılı herhangi bir olaya şaşırmama kararı alalı epey olmuştu. Şunu kabullenmiştim: Bu araç, canı istediği zaman istediği kişiyi alıp tabii ki yine kendi istediği yere götürmeye yarıyordu. Otostopun paralısı gibi düşünün. Ve tabii ki aldığı paradan da memnun olmayanı. Eğer bir taksiye kabul edilecek kadar şanslıysanız yolculuğunuz b

Güç bir yaşam, geç bir tanışma

Kumkapı'daki Surp Vortvots Vorodman Ermeni Kilisesi'nin bahçesi ağzına kadar dolu. Birazdan içeri gireceğiz ve bu topraklarda filizlenip bütün dünyaya ulaşan meyveler vermiş bir "ağacın", büyük bir müzisyen, müzikolog, eşsiz bir ses, koro şefi ve rahip olan Gomidas Vartabed'in hikâyesine tanık olacağız. Yolcu Tiyatro'nun ve "Gomidas" oyununu yazıp

Romantik komedinin ayağı yere basanı

Adıyla bile insanı meraka sürüklüyordu, bir de önüne birçok eleştirmen tarafından yakıştırılan "Yılın en iyi filmlerinden biri" sıfatı ile Joachim Trier imzalı "Dünyanın En Kötü İnsanı" (Verdens verste menneske) MUBI'ye gelişiyle en çok heyecan yaratan filmlerden biri oldu. Hazır mıydık "Dünyanın En Kötü İnsanı" ile tanışmaya Afişindeki gözlerini g

Doğal afet ne kadar doğal

Dışarıda yaklaşmakta olan bir fırtınakasırgahortum var ve biz bir sığınaktayız. Biz derken, biz seyirciler ve az sonra telaş içinde sahneye fırlayacak olan kadın (Nilperi Şahinkaya). Bize neden onun başına geldiğini anlayamadığı o 'doğal afet'in (ki bunun 'aslında' ne olduğuyla ilgili sırlar - sürprizler taşıyor oyun) öncesinde hayatından parçalar

Anneleri hatırlatan motifler

Bana öyle geliyor ki anne eşittir "ömrünü evladına adayan fedakâr canlı" tanımlarının sonuna yaklaşmaktayız. Bu Anneler Günü'ne özel reklam kampanyalarında bile nihayet farklı temalar ağırlık taşımaya başlamıştı. Tabii ki annelere elektrik süpürgesi, efendim tost makinesi, mikser gibi "sürpriz" hediye fikirleri hâlâtamamen ortadan kalkmış değil ama