Kitapçılar, tiyatro salonları, sahaflar, sinemalar, kimi kafeler, pastaneler, kırtasiyeler, plakçılar, bunlar yıllandıkça bulundukları kente değer katan yerler. Anı biriktirirler çünkü. Yeni açılacak on kat daha modern ve olanaklı ve cafcaflı bir benzeri o yüzden tutamaz onun yerini. İlk kitabınızı almışsınızdır, ilk plağınızı dinlemişsinizdir, ilk
Sanırım nisanın başıydı, Özen Yula ile bir telefon konuşması yapmıştık. "Güzel bir haberim var" diye girmişti söze. "Herhalde yeni bir tiyatro oyunu" diye düşündüm, çok daha güzeli geldi: Yeni bir tiyatro salonu. Hatta daha iyisi; yeni bir kültür sanat merkezi. Yazar yönetmen Özen Yula'nın genel sanat yönetmenliğinde.Böyle şeylerin haberini almam
Şarkıların çoğunlukla birer birer kulaklarımıza ulaştığı bir devirde sevdiğiniz bir müzisyenin dokuz şarkısını birden içeren bir albüme kavuşmak ve bu şarkıların kendi içerisinde bir akrabalık taşıyarak sana bir hikâye anlatması büyük nimet. Belli bir sırayla dinliyorsun, bazısında takılıp kalıyorsun, döndürüyorsun, bittiğinde baştan başlıyorsun ve
Filmin çekimleri sırasında Orion Film Stüdyoları'na konuk olmuş, yönetmen Serdar Biliş'ten projeyi dinlemiş, çok meraklanmıştım. Anlatılınca tam olarak ne olduğu anlaşılamayan bir projeydi çünkü. Net olan şuydu: Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ölümsüz eseri "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" tek kişilik bir performansla sahneye taşınıyordu, o tek kişi Serkan Ke
Güzel bir bahar günü -ki mayıs geldi pek göremedik güneşin yüzünü, yağan yağmurlara sevinmekle baharı görmeden yaza girecek olmaya üzülmek arasında gidip geliyoruz- Tophane'ye inip bir kez daha İstanbul Modern'in kapısından gireceğimiz gün geldi sonunda. Türkiye'nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak 2004'te açıldığı Karaköy 4 no'lu antrepoya
Geçen hafta Anayasa Mahkemesi bir sürpriz yaparak kadının evlenirken kocasının soyadını almak zorunda olmasının eşitliğe aykırı olduğuna karar verdi ve Medeni Kanun'daki kadının yalnızca bekârlık soyadını kullanmasını engelleyen hükmü iptal etti. Bu şaşırtıcı, iç ferahlatıcı ve kadın erkek eşitliğine inananları (bir de inanmayanlar olduğuna da beni
Geçen sene Antalya Altın Portakal'da aynı kuşaktan iki önemli yönetmenin epeydir merakla beklenen iki filmiyle tanıştık: "Karanlık Gece" (Özcan Alper) ve "Kurak Günler" (Emin Alper). İkisi de hem seyircinin hem eleştirmenlerin övgüleriyle karşılandı, ödülleri paylaştı ve isimlerinden başlayarak kimi paralellikler taşıyorlardı. Yaşanan karanlık ve k
Zaman 'ilham veren sözler' zamanı. Her gün kalkıyoruz, instagramımızda bizi bekleyen bir dizi özlü söz oluyor mutlaka, günün anlam ve önemine, yazanın ruh hâline, dünyaya vermek istediği mesaja göre seçilmiş. Çoğunu ezbere biliyoruz da kim söylemiş, kim yazmış bilmiyoruz. Ya da daha fenası biliyoruz da yanlış biliyoruz. Mesela "Hayat üç buçukla dör
Bir filmi izlerken aklında en çok hangi sahnenin, hangi anın kaldığı, o sırada elinde bir kalem olsa hangi cümlenin altını çizeceğin, yaşadığın hayata, topluma, düzene dair çok şey söylüyor. Misal şu sıralar sosyal medyada en çok konuşulan ve bunu fazlasıyla hak eden filmlerden "Leyla'nın Kardeşleri"ne (Baradaran-e Leila) dair hep aynı cümlelerin a
Bir yaptıklarının bir dökümüne bakıyorsunuz, bir yaşına, nereden bakarsanız bakın, olmuyor. Gazeteci, yazar Tolga Akyıldız, bu genç yaşında nasıl üç ömürlük iş yaptı ve çok acelesi varmış gibi apar topar kalktı gitti. Varmış acelesi demek ki. Yine çok önemli bir gazeteci olan (Hey dergisinde başladığı mesleği Milliyet gazetesinde, Abdi İpekçi'nin y
© 2016