İslam dininin meşru kabul ettiği harp

Değerli kardeşlerim; 1948 yılından beri Yahudiler Filistin'de soykırım uygulamaktadırlar. Bir kısım dünya devletleri ise barışı sağlamak yerine, zalimlere destek veriyorlar. Ortada hiçbir şey yokken, durup dururken batılı sömürgeci devletler Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş çıkarttılar. Nice insanlar, çocuklar siviller öldü. Şehirler, tesisler yıkıldı. Ancak dünya devletlerinden barış için samimi bir adım yok. Sadece Türkiye var Dünyada devletler hukuku diye bir şey var. Ayrıca birçok devletin altına imza attığı insan hakları evrensel beyannamesi var. Buna göre savaş anında yaşlılar, çocuklar, siviller öldürülemez. Orantısız güç kullanılamaz. Bir başka ülkeye ait olan topraklar savaş yolu ile alınamaz. Hangi dine ait olursa olsun mabetler, hastaneler, su kaynakları ve su depoları bombalanamaz. Ancak bugünkü İsrail devletine bakınız: Bir hukuk, bir demokrasi devletinden öte bir terör devleti gibi sivil, yaşlı, çocuk demeden öldürüyor Dünyanın gözü önünde mabetleri bombalıyorlar Elektriği, suları kesiyor. Peki, sözde medeni, demokrat, gelişmiş(!) dünyanın tepkisi ne Sonuna kadar İsrail'e yardım edeceğiz beyanatları birbirini izliyor (İnsan olduklarından utanmadan bile). ABD bir uçak gemisi bölgeye gönderdi. Yetmedi bir daha gönderiyor Kime karşı, mazlum Filistinlilere karşı İsrail'e destek için İngiltere keza kraliyet gemilerini gönderiyor Bunlara Allah'ın laneti hepinizin üzerine olsun demekten başka bir kelime bulamıyorum.

Peki, İslamiyet savaşa ne der Ben güçlüyüm diye Müslümanlar Müslüman olmayanlara saldırabilir mi Müslüman olmayanların mallarına, canlarına, ırzlarına, namuslarına, mabetlerine saldırabilir mi Asla! Böyle bir yetki ve izinleri yoktur. Çünkü İslam dininde savaşın da bir hukuku vardır. Şimdi İslam gözü ile harbe yani sebeplerine bakalım. Zira bu bakış şimdiki halde dünyanın maruz kaldığı hastalığa ilaç bulunabilecek bir durum tasavvuruna yardım ederek zihinleri hidayete ve uyanıklığa hazırlar. Dinimizde şu ayeti kerime ile harp etmeye izin verilmiştir: "Kendilerine karşı harp açılan kimseler zulme uğradıkları için harp etmelerine izin verildi. Şüphesiz Allah bunlara yardım etmeye kadirdir. Onlar ki "Rabbimiz Allah'tır" demekten başka suçları olmadığı halde yurtlarından çıkarılmışlardır. Eğer Allah insanların bazısını bazısı ile defetmese idi Manastırlar, Kiliseler, Havralar ve içinde Allah ismi çok anılan Mescitler behemehal yıkılıp giderdi. Allah kendisine (dinine) yardım edenlere yardım eder. Şüphe yok ki Allah kavi ve azizdir. Onlar ki kendilerini yeryüzünde yerleştirir, iktidar mevkiine getirerek namaz kılarlar, zekât verirler, iyiliği emir, kötülükten nehyederler. Bütün işlerin sonu Allah'a dayanır." (Hac Suresi Ayet 39). İslam dini harbi mübah kılarken sebeplerini de göstermiş ve harbin gayelerini tahdit etmiştir. O da zulmün kaldırılması, ikamet hakkının masumiyeti, yurtta hürriyet, dinde fitne vukuunun men'i ve bütün halkın akide hürriyetinin kefalet altına alınmasıdır. Bütün inanlara hürriyet verilmiş olduğu, muhtelif milletler için mescitler, kiliseler manastırlar, havralar gibi müteaddit ibadet yerleri sayılmasından açık surette anlaşılmaktadır. İslam dini harbi mütecavizlerin tecavüzünden korumak için mübah kılmıştır. Kur'an-ı Kerim'inde Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah'ın dini kalıncaya kadar onlarla harp ediniz. Eğer tecavüzden vazgeçerler ise zalimlerden başkasına el uzatılmaz." (Bakara Suresi Ayet 193). Bu ayeti kerimede Hz. Muhammed'in daveti, diğer bütün davetlerden üstün olduğu görülmektedir. Zira harbin gayesi, taşkınlığı def'e hasrettiği gibi mütecavin ortalığı karıştırmaktan mücerret elini çekmesi ile harbin meşruiyetini ortadan kaldırıyor. Bu takdirde kendi dinlerini bıraktırmak için halkı icbar edenler, zulüm ve tecavüzde ısrar eden zalimlerden başkalarına karşı harbe devam edilemez. Fitne çıkarmak herhangi bir husus için zorlamak insanların din hürriyetlerini selbetmek indellahta adam öldürmekten daha ziyade menfurdur. (Abdurrahman Azam Paşa'nın yazdığı ve Hasan Hüsnü Erdem'in tercüme ettiği makalesinden alınmıştır. (Sebilurreşad Dergisi Cilt 3 Sayın 54 Sayfa 55).

İslam dini maddi menfaatler için harbe izin vermez. Savaş hakkında varit olan ayetlerden ve Peygamberin (SAS) sünnet ve siyer kitaplarında ve onun harp tarihinde zikredilen hallerinden anlaşıldığına göre İslam dini tecavüzi harbi tecviz etmediği gibi maddi maksat için harp etmeyi de tecviz etmez. Çünkü Allah nezdinde çok ganimetler var. Maddi gayeler için harp etmek meşru değildir. Bir millet diğer millete, bir fırka diğer bir fırkaya karşı üstünlüğünü temin etmek, bir hükümdar diğer bir hükümdara, ictimai bir tabaka, diğer bir tabakaya galip gelmek veya memleket haritasını genişletmek, askeri, stratejik ve iktisadı maksatlarla hammaddeleri, ticaret sahalarını elde tutmak gibi insanların uğrunda harp ettikleri diğer gayeler ve devletlerin ahit bozmak, daimî barış yıkmak ve harp ateşini alevlendirmek gibi bahanelerle Müslümanlık harbi mübah kılmaz. Çünkü Müslümanlığın güttüğü gayeler menfaati umuma ait insani ve yüksek şeylerde İsma'ın nakta-i nazarı yüksektir. Bütün insanlara mütekamil bir aile nazarıyla bakar. Allah yalnız Müslümanların değil bütün Alemlerin "Rabbi"dir. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Allah (CC) şöyle buyuruyor: "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek bir kadından yarattık. Birbirinizi tanımanız için sizi şubelere ve kabilelere ayırdık. Şüphe yok ki, Allah yanında en değerliniz en ziyade günahtan sakınanınızdır." (Hücurat Suresi 13). Hz. Peygamber Efendimiz de (SAS) bir hadisi şerifinde: "Ey İnsanlar! Hepiniz Adem'den, Adem de topraktan yaratılmıştır" buyurur. Bir başka ayeti kerimesinde Mevla'mız: "Allah, din hakkında sizinle harp etmeyen ve sizi yurtlarından çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve adalet göstermekten sizi menetmez. Allah adalet yapanları sever. Yalnız din hakkında sizinle muharebe eden ve sizi yurtlarından çıkaran ve sizi çıkarmak için onlara yardım edenleri dost etmekten nehyeder. Her kim onlarla dostluk ederse onlar zalimlerdendir." (Mümtahine Suresi Ayet 8-9). Günümüzde İsrail'i dost eden sözde İslam liderleri yarın bu ayetlerin sahibi olan Cenab-ı Hakk'a nasıl hesap vereceklerdir Bir başka ayeti kerimesinde Alemlerin Rabbi şöyle buyuruyor: "Eğer sizden el çekerlerse, sizinle harp etmezler ve barış için reyinize bırakırlarsa, bunlara dokunmak için Allah size yol vermedi." (Nisa Suresi Ayet 87).