Tarifsiz kederler

Kıyamet senaryoları yaşadık. Kaat gibi uçtu alelacele yapılmış binalar. Koca Sinan, temel otursun, diye yıllarca beklerken Padişaha şikayet ediliyor. Böyle giderse Süleymaniye daha yıllarca sürer korkusundanSürsün; sana ne! Ehline verilmişse bir iş; sanatkâra karışmayacaksın. Şaire ne diyebilirsin! Çabuk ol, şu mısrayı kaldır, burası birilerini kızdırabilir ve saire, şu, bu diye sıkıştırabilir misin! Çekemeyen mimarlar olsa gerek bu müzevirler. Takip iyidir elbet. Teyakkuza sebeptir. Sanatta tenkit de bu yüzden var zaten. Bu da takip listesindedir. Süleymaniye gibi eserlerden sonra buraya gelmek acı, tuhaf, düşündürücü... Para hırsı iyi paralıyor bizi. Sonra vekaletname verdiklerimiz ne iş yapar İşi üzerine almışsan -Ömer gibi olamazsın da- bari şu Almanlara benze. Oraya araba siparişi veriyoruz. Ev siparişi de verelim. Orhan Veli gibiyiz. Bu güzelim memlekette; tarifsiz kederler içindeyiz. Başımızı soktuğumuz evde, başımızı rahat ettirmek bu kadar zor olmasa gerek. Gidin Japonya'ya, bakın, görün adamlar ne yapıyor. Bu derme çatma hayatlara mahkum muyuz! Sanat yok, zenaat yok; ne var İş yarışı yerini laf yarışına bırakmış. Çalışanlara da engel olmak var bir de! Niye Cehalet! En iyi öğretmenlere öğrenci teslim edeceksin. Ve en yüksek maaş alan kimse, ondan tek lira da olsa maaşı fazla olacak. Başarısı artıkça armağanlara boğacaksın. Az olacak okullar; öz olacak. On iki sene çocuğu getir götür yapma. Okumayı, çarpım tablosunu, dil ve edebiyat sevgisini verip iş bölümüne salacaksın. Bak ne oluyor! Tecrübeleri kaldırıp attık. Sonra köyden indik şehire. Şehirli olduk mu Nerdeee! Boyalı, cilalı binaları, asfaltı yolları, köprüleri, interneti modernleşmek zannettik. Yollar kısaldı ama insanlığımız büyümedi. Şehirleşmek bu değil... miş demek ki birkaç saniyede çöktü-k işte! Herkesi tıkış tıkış, nefes nefese bir yerlere doldurmanın adı yok. Adı var: On binlerce ölüme davetiye... Bir binaya bir köyü, bir siteye bir kasabayı istif etmenin bedelini acılarla, ölümlerle ödüyoruz. Liyakat ölürse; yaşamak ve yaşatmak sevinci de ölür. Para her şeyin önüne geçince, ekmekler hamur, binalar da bir zelzele de çamur olur. Oldu ve öldü bütün tafralarınız. Almanya, Japonya bu işleri nasıl yapıyor, diye merak etmek de yok. Şan olsun