"Bir Nisan okuma" denemesi -

Ân diyarı (32)

Nisan bir âşiyan ve aşina yüz gibi;

Kış artık dağlarda; biraz da öksüz gibi...

Oraları bilmem de... buralarda nisan var;

Baharlarda sonsuzluğu müjdeleyen nişan var.

Nisan sana da -ayrı bir- munis geliyor mu Selim Ali

Nereden kalmaysa okul sıralarında "Nisan bir" şakaları yapılırdı; hemen hepsinde oyuna gelirdim.

Çok mu saftım; bilmem! Belki de...

Saflık neydi

Hep önde olmak, göz açıklık, aman beni kimse aldatmasın da... gücün hangisine yeter ki! Birinden kaçsan ötekine yakalandığın bir körebe oyunu gibi bir şey... Yalanın ve doğrunun kol kola gezdiği bir çarşı...

Her şeye rağmen yaşamak güzeldi.

Bu Nisan sana geldi diye müdahil oldu Bilgin Abi.

İçinden geçtiği mevsimlerinalacak verecek hesapları dışındakaç kişi farkındaydı ki

Az önce misafir olduğumuz evden çıkınca ay nerde diye başımı çevirince Şevvâlin dördüne girdiğini gördü. Boğaz'ın üzerindeydi ve birazdan elvedaya hazırlanıyordu. Yan bahçede: "Ayva çiçek açmış; yaz mı gelecek" bestesine tempo tutan iki ayva ağacı... Bahar... Baharın içinde bunca ikram... Bunca letafet... Orhan Veli şaşkınlığın başka bir şıklığında: "Deli eder insanı bu hava... Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç..." Baharı bitecek oluşu Selim Ali'yi tatlı hüzne de atardı.

Evet... Bahar bir kavuşmalar panayırı idi. Tefekkür fiyatına bakabildiğin kadar bak çiçekli miçekli tepecikler...

Yaşamayı bilen için bunlar cennet seyirleri idi de adı Hacı Bekirliğe çıkmış olanlar vardı. Bilgin Abi'nin içinde fırtınalar kopuyordu. Yetmişe yürüyen yaşına baktı aynada. Eh işte! Biraz yorgun hissetti kendini. Çok gayreti vardı insanlığın nefes almasına pencere, kapı aralamak sadedinde.

Nisan demek, baharı koklamak hürriyetin Çağıl Çağıl kulaklara dolması demekti. Fakat fukaralığın gümbür gümbür gezdiği yerlerde açan çiçeklerin, uçan kuşların adını söyleyebilir miydiniz

Bak Selim Ali şu bahçenin kenarındaki eflatun; leylak... Taa çocukluğumdan kokusu hâlâ burnumda... Aynı zamanda leyleklerin de geliş zamanı...

Bilinir mi desem de bilinir ki kast-ı mahsusla insanların elindeki eteğindeki alınıyor ki emre amadeler çoğaldıkça, insanlık azaldıkça birileri keyfini bozmayacaktı.

Ah Hacı Bekir Amca, ah! Doyumsuzların ağına düşenlerin ilki ve sonu değilsin elbette.

Bilgin Abi'nin dinleyesi olduğu saati Selim Ali tahmin ederdi. O ara ya bir ney üfler ya da bir şeyler mırıldanırdı