Hangi siyaset, hangi Said Nursî (2)

Risâleyi öyle, kimseler inhisârına alamaz.O, bütün bir isanlığa hitap eder. Dahası ve öncesi daha işin başında müellif taa kendi nefsine seslenir. Ham de dört defa... Herkeste o nefis nefis var mı; var. İşi belkemiğinden tutar. Nefis kimseden uzak değil ki... Zaten baksanıza kitapların kapaklarına; tefsir ve saire yazmıyor. Dünya tarihinde böylesi ilk... Sözler diyor. Söz herkese lazım. Lem'alar diyor; ışığa ihtiyacımız var. Şuâlar diyor; daha "derin" karanlıkların kazınması için... Dahası Risale ile ilgilenmenin daha bir yakınlığını bulmamız için vakit daralıyor. Bu mevzular hem derin bir o kadar da serin aslında da... bu seçim zamanlarında ne oluyorsa oluyor; bu kitapları ve müellifini yaralayıcı hallere giriliyor. Kâr da yok işin garibi... Dışardan bakanlar -kırmızılığı beni hep heyecanlandıran- bu kitapların belli bir gruba ait olduğunu zanneder. Bu kitaplar "ben insanım" diyen ve daha da insan olmak isteyen herkesin... "Taraf'kir'liklerin" gölge, perde, engelleme olduğunu şimdiye kadar göremediysek; bundan sonrası için bir pencere var mı; cevabını hüsnüzan sahipleri düşünsün. (Ötekiler bahsimizden hariçtir.) Fikri Sağlar'ın yıllar önce -değil camilere; ki oralardan da kaldırıldı kitaplar- Said Nursî falan; Nazım Hikmet filan kütüphanede diye duvarlara astırdığı bez afişler hayalimi süsler durur. Risâle kendini zaten kabul ettirmiş demek ki bu akışın önünde kimse duramıyor. İkrime'nin babası da Ebu Cehil'di. Ebedî suçlamalarla hakikati anlatmayı düşünüyorsanız; bir daha bakın aynalara. Mukadder yanlışları görmeyip muhayyel yanlışları -olmuş, olacak gibi- ortaya atıp neye hizmet edilebilir ki! Enflasyondan ve üniversitelerin niye kapalı olduğundan da haberiniz yok gibi... Bunların binde biri başka zamanlarda olsaydı; olacakları tahmin etmek güç değildi. Hakikatle alay edenler hem burda hem orda gülünç, acı, acınacak duruma düşer. Ne istediğinizin farkında mısınız! Sözler'in sahibi, tek kişiden değil; Meclis'ten yana... "İstibdat rey-i vahittir...", "Riyâset-i şahsiyyenin kat'iyyen aleyhindeyim..." diyen birine deyin; ne diyecekseniz. Efendiler, sonuçta kişiler nereye reyini atarsa atar da Said Nursî'nin hürriyet âşığı olduğunu unutarak bir yere gidilemez. "Zelzelesel" ibretlere durup dururken gelmedik herhalde! Hem kevnî hem kelâmî şeriataşartlara, kanunlara ters düşünce olmuyor mu ne oluyorsa! Abdülhamit'e bile, Yıldız Saraylarını üniversite yap, diyen Said Nursî'yi; eserlerini bir kenara koyup düşünmeyelim. Risale-i Nur'u yanlış anlamalara kapı açacak şekilde tartışmalı hâle getirmek; edebiyattaki "metne sadık kalmak" düsturunu çok yaralar. Eğitim, iktisat, inşaat, ahlakî yapı da orta yerde... ve çok perişan... "Şu abi bunu dedi, ötekisi şunu işaret etti; Umum Nur Talebeleri Namına..." misillû mektuplar Risale-i Nur'a merakları, bakışları zedeliyor hattâ uzaklaştırıyor. Bu mesuliyeti yüklenecek kadar