Ali Barskanmay

Karar

Yusuf'un oyalaması

Oyalamak kelimesini TDK, belirli bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üzerine çekmek, onu meşgul etmek, bekletmek, eğlemek olarak açıklıyor. Devamına da vakit kazanmak için aldatmak, diye anlamı sertleştiriyor. Günlük hayatta oyalamayı, boşuna vakit geçirmek olarak kullanıyoruz. Kimileri can sıkıntısını gidermek için bir şeylerle uğraş

LGS'nin şifreleri ve ebeveynlerin yol haritası

LGS (Liseler Geçiş Sınavı) sekiz yıldır uygulanıyor. 2025'te 719 öğrencinin tam puan yapması LGS'nin sağlıklı yapılıp yapılmadığını gündemimize soktu. Soruların çalınıp çalınmadığı, el altından önceden soruların verilip verilmediğiyle ilgili de çokça yazıldı, çizildi, söylendi. Sonuç söylentiler geride kaldı. Sular duruldu. 8. Sınıf öğrencileri mer

Tabiatın talebesi

Yaz tatillerinin benim için olmazsa olmazlarından biri tabiatta bulunmak ve tabiatın talebesi olmak. Tabiat; duyu organlarımıza, akli melekelerimize, duygu dünyamıza muallimdir. Kırıp dökmeden bir sanatkar, bir alim, bir çiftçi bir mecnun, bir çocuk, bir delikanlı ve daha bir çok kılığa girip insanın haline tercüman olur. Söylenmesi gerekeni insanı

Koçer Hamdi Ulukaya'nın yoğurdu

Koçer, göçebe Kürt aşiretlerine verilen isimdir. Küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayan koçer Kürt aşiretleri kışın daha sıcak yerleri yurt edinirken yazın yüksek yaylalara çadırlarını kurarlar. Koçer, koçber olmak yersiz yurtsuz anlamına da gelir. Akla ilk gelen koçer Kürt aşiretleri Beritan ve Şavak aşiretleridir. Beritan aşiretinin Elazığ'dan

Amerika deyince

Amerika benim fikir hayatımda neyi çağrıştırıyor, sorusunu kendime sorduğumda epey kalabalık bir kelime ortaya çıktı.Amerika deyince; Kristof Kolomb, korsanlar, kolonizasyon, Amerigo Vespucci, kaşif, katil, Kurtlarla Dans, bakir topraklar, Apaçi, Çeroki, beyaz adam, kartal, şef, büyük şef, Gerenimo, düşman, savaş, ok, yay, delikli demir, kalbini va

Burlingame'de kahvenin sıcak kanı

Geçtiğimiz hafta on gün Burlingame'de kaldım.Burlingame, San Fransizco'ya yarım saat uzaklıkta Pasific kıyısına kurulmuş eski bir şehir. Şehir dediysem aslında bir kasabayı andırıyor. Düz bir zemin üzerinde geniş caddeleri, birkaç katlı evleri, bahçeleri, parkları, kütüphaneleri, okulları, kiliseleri, mağazaları, kafeleri, restoranları olan bir kas

LGS soruları çalınmadı Türk milleti zekidir

Memleket, tiyatro sahnesine dönüşmüş. Olağanın dışında en ufak belirti insanı sorgulamaya yöneltiyor. Şeytanın aklına gelmeyen bir anda birçok kişinin aklında cirit atabiliyor. Sosyal medyada çatışmanın bir tarafında. Haydi sen de bir taraf tutup çatışmayı körükle diye insanları bir tarafın insanı yapmaya itiyor. Memleketin en ufak bir konuda bile

Pasifik'ten Kanada'ya yükselen duman

Bir haftadır Amerika'nın Washington eyaletinde Seattle şehrindeyim. Yerlilerin bölgesi olan Seattle'ın doğası yerlilerin dönemi kadar olmasa da halen temiz. Seattle, karlı dağlarla çevrili, Pasifik Okyanusu'na kıyısı olan, geniş tarım arazileri çevrili, ormanlık alanların temiz hava pompaladığı sanayiden ve kirli havadan arınmış bir coğrafya. Akşam

Çocukları okulların erişemeyeceği yerlerde koruyunuz

Hafta içleri İstanbul'un eski semtlerini, çarşılarını, pazarlarını dolaşırım. Dolaşmanın getirdiği arkadaşlılar dostluklar oluştu zamanla. Oraya giderken sabah selam verip hal hatır sorup iki kelam etmeden geçmemeye de dikkat ederim.İnternetin insanı aradan çıkarıp sanal iletişimin insan ilişkilerini işgal ettiği günümüzde arkadaşlıklar dostluklar

Ulu rüya görenler şehri

Yahya Kemal Beyatlı "İstanbul'un Fethini Gören Üsküdar" şiirine"Üsküdar bir ulu rüyâyı görenler şehri," mısrasıyla başlıyor. Üsküdar'ı cadde cadde sokak sokak dolaşan Beyatlı, şiirlerinde ve yazılarında Üsküdar'a bir semt olmanın ötesinde fethi gören ve fetih ruhunu yeşertip günümüze kadar yaşatan bir medeniyet ve "ferahlı alem" şehri diyor.İskende