Alaattin Karaca

Karar

Sanatkârın devlet ve iktidarla münasebeti

Ve işte geldik dayandık, her şeyi maddeden, güçten, kazançtan ibaret gören bir devre!..İlişkilerimizi, davranışlarımızı, düşüncelerimizi, duygularımızı, hatta inançlarımızı bile 'kazanç' ya da 'çıkar' belirliyor. Buna göre susuyor, yazıyor veya konuşuyoruz. Dolayısıyla 'güç', tüm zorbalığı, vahşiliği ve sahte cazibesiyle insanı kuşatmış durumda. Sa

Ten Yükünün Sarhoş Tellalı

Güzel bir kitap ismi "Ten Yükünün Sarhoş Tellalı" (Dergâh Yay.2025). Nihat Hayri Azamat'ın şiir kitabı. Çağının şairi değil Azamat! Yaşadığı zamanın, mekânın hatta insanların dışında bir hücreye kapanmış; kadim bir dille, tasavvufâne bir bakışla, bugünün çoğu insanına yabancı olan bir terminolojiyle şiir yazmayı sürdürüyor ısrarla. Büyük bir risk b

Eleştiride usûl

Dil, bence ruhun aynasıdır. Kişiliğimiz, kültürümüz, terbiyemiz, bilinçdışımız, bilinçaltımız, dünya görüşümüz, huzursuzluğumuz, neşemiz, sıkıntımız Kısaca her 'ben' kendini kelimelerle dışa vurur. Hele şiir!.. Gerçek şiir içten gelir, taa dipten, kelimelerin altında neler yoktur ki!.. O nedenle mahremdir. İfşa etmekten hazzetmez şair. Mahcuptur çü

Şu Türkçemin 'bahçıvan'lardan çektiği...

Geçen hafta Reşat Nuri hakkında yazmıştım.Tüm Cumhuriyet aydınları gibi o da inşâ edilmek istenen kültür ve kimliğin hizmetindeydi. 1938-1949 yılları arasında süreli yayınlarda yayımlanan yazılarının toplandığı "Cumhuriyetimiz-Paris Notları" (İnkılâp Kitabevi,2024) adlı kitabında bunu görüyoruz. Anadolu'daki iç dinamiklerin, bu iklimin yukarıdan aş

Bir Cumhuriyet aydını olarak Reşat Nuri Güntekin

Cumhuriyet'ten sonra 'ulus devlet' kültürünün inşâsında edebî çevrenin de önemli bir rolü olmuştur. Yakup Kadri ve Halide Edip'le beraber Reşat Nuri de kanaatimce devrin kanonik isimlerinden biriydi. Hem bu dönemi hem dönemin bir aydını olarak yeni kültürün inşasındaki rollerini, iktidar veya halk karşısındaki konumlarını kavramak için, onların kur

Kültürsüz terakki!..

Günümüzde muhafazakâr camianın şikâyet ettiği en büyük sorun, AKP iktidarından sonra su yüzüne çıkan, o kesimi de dalga dalga saran bir toplumsal çürümedir. İlkin ailede başlayan kopuş -buna aile kültürü ve terbiyesi diyebiliriz- adım adım sokağı, eğitim kurumlarını, bürokrasiyi, hukuku, inançları, medyayı, dili ve üslûbu sarmış durumda.Hâsılı bu k

Entelektüel, hakikat ve iktidar

Bir kayboluş yaşıyoruz sanki! Sağda da, solda da, dindarlarda da... Bir devrin kapanışı, bir insan tipinin yok oluşu kastettiğim. Toplumda hakikatin, adaletin, hukukun, vicdanın sesi olan entelektüeli yitirdik!.. Onlara kendi irfanımız içinde âlim mi demeli, mütefekkir mi, münevver mi bilmiyorum ama yok artık!..Michel Foucault, seçme yazılardan olu

Kültürel iktidardan kültürel intihara...

Muhafazakâr camianın AK Parti iktidarından sonra zaman zaman gündeme getirdiği konulardan biri de 'kültürel iktidar' tartışmalarıydı.Doğrusu siyasi anlamda seçmenlerin çoğunluğunun oyunu alan ve 22 yıldır iktidar koltuğunda oturan bu muhafazakâr partiyi destekleyen aydınların en büyük rüyalarından biri, 'modernleşme' sürecinde öz kültüründen kopan

Dünya karşısında iki tür şair

Kimi şair vardır, dünyaya, insanlara, ülkesine dair kendini oldukça sorumlu hisseder. Ruhen, baştan beri 'ağır bir yük' sırtlanmıştır; idealindeki dünyayı karartanlara karşı öfkelidir, hırçındır, asidir. Bu 'idealist gerginlik' şiirlerinin tümüne yansır. Örneğin Mehmet Âkif'te, sonra Nazım Hikmet'te, Necip Fazıl'da, Sezai Karakoç'ta, İsmet Özel'de

Ruhsuz oteller!

Bolu Kartalkaya'daki yanan otelin görüntülerine bakıyorum haberlerde Hiç sevmedim binayı! Soğuk, soğuk ve küstah. Kaba! Orantısız, zevksiz, renksiz Tıkış tıkış, sanki istiflenmiş odalar yığını, sanki bir ıslahhane Kışla gibi desem değil, hapishane gibi desem değil, yurt gibi desem değil. Ama bunları hatırlatıyor.Tekrar uzun uzun baktım otelin fotoğ