Robert Musil'in "Aptallık Üzerine"sini (Çev. Ersan Üldes, Amy Spangler, Sel, 2018) okudum bu hafta. Aptallık üzerine yazacağım ama, nedir hâlâ bilmiyorum. Yani kim akıllı, kim aptal, kim deli, ölçü, sınır ne..Aptallık deyince ilk aklıma gelen Herman Melville'in "Katip Bartleby"si oldu. Hani şu önüne ne konursa konsun "Yapmamayı tercih ederim!" diye
Uluslar, kendileri için tehlike oluşturabileceklerini düşündükleri 'yabancı'lardan genellikle korkar ve bir 'korunma' psikolojisi içine girerler.. Şüphesiz tecrit yani 'öteki'ni bir şekilde dışarıda bırakma veya içeride eritme, başvurulan en etkili yoldur. Claude Levi-Strauss, ilkel toplumların bunu 'yutma' (antropofajik) şeklinde, yani ötekini ken
Zygmunt Bauman, "Parçalanmış Hayat" (Çev. İsmail Türkmen, Ayrıntı, 2018) adlı kitabında "İş yapmanın modern yolu, duyguların ve inançların seferber edilmesini gerektirmiyor." (s. 269) der. Bu cümle bana işle ahlâk arasındaki ilişkiyi düşündürdü ve aklıma hemen Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"ndeki (Dergah Yay., 2012) Muvakkit Nuri Efendi g
Sezai Karakoç'un "Hızır'la Kırk Saat"inde Hızır âdeta dünya üzerinden uçarken şöyle der:"Beni afyonunuz bağlasaydı daUyusaydımBu katı bu sert kente gelmeseydim" (Diriliş Yay., 2012, s. 175)Miguel De Unamuno'nun "Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı" (Çev. Beyza Fırat, Ketebe Yay., 2018) adlı eserini okuduktan sonra bu dizeler geçti aklımdan. Bu d
Geçen hafta Memduh Şevket Esendal'ın 'amudi medeniyet'e yönelik eleştirilerinden bahsetmiş, onun 'toprak medeniyeti'ni savunduğunu belirtmiştik. Ben de aynı fikirdeyim, kim ne derse desin teknolojiyle ayağı yerden kalkan insan, eninde sonunda toprağa basar. Hem de iki anlamda; somut olarak da mecazen de!.. Teknolojiyi mi reddediyorum Hayır! Eninde
Tanpınar, gerek günlüklerinde, gerekse mektuplarında Türkiye'nin ilerlemesi için mutlaka sanayileşmesi gerektiğini ileri sürer. Meselâ der ki, "Türkiye ne pahasına olursa olsun sanayileşmeye mecburdur." (Tanpınar'la Başbaşa, Dergah Yay., 2008, s. 259). Doğru! Osmanlının en büyük eksiği teknoloji ve o teknolojiyi üreten bilimdi. Namık Kemal'den Âkif
Batı edebiyatında din ve mitoloji, önemli bir yer tutar. Meselâ Goethe'nin "Faust"unu dinî ve mitolojik bilgiye vakıf değilseniz anlamanız zordur, Dante'nin "İlahi Komedya"sı, William Blake'in, Rilke'nin şiirleri de öyle. Bu eserlerde "Tevrat" ve "İncil" geniş yer tutuyor.Geçen hafta Anatole France'ın "Meleklerin İsyanı" (Yalçın Yay., Çev. Ahmet Ku
Madam Bovary'nin taşra sıkıntısı, Baudelaire'in Paris sıkıntısı, Sartre'ın 'bulantı'sı, Camus'deki 'düşüş', Beckett'in Murphy'si, Sisyphus'un 'nafile çaba'sı Dünya bir yüktür, insanın omuzlarına kendi iradesi dışında yüklenmiş absürt bir yük. İşte modern sanat, bu yükün altında ezilen insanın angoisse'ından besleniyor, vardığı son nokta ise bir hiç
Dostoyevski, dünya edebiyatının iyi yazarlarından biri. Ama günlüklerinde Türklere karşı yazdıklarını okuyunca şaşırıyor insan. Romanlarında insan psikolojisinin derinlerine inen, karakterlerini tutkuları ve çelişkileriyle çok canlı bir şekilde tasvir eden yazar bu mu diyorsunuz doğal olarakHayal kırıklığı bir yana bu tür eserlerin bir yararı da şu
Peyami Safa, Cumhuriyet döneminin önemli yazar ve fikir adamlarından biri. Renkli bir şahsiyet. Cins kafa bence. Çoğu cins kafada görüldüğü gibi onun da ruhu fırtınalı, uçlarda savrulduğu kanaatindeyim."Yalnızız"da dip zıtlık dediği, insandaki iki zıt eğilim -masumiyet ve günah- Safa'da da vardı. Bu itibarla "Matmazel Noraliya'nın Koltuğu"nda, teni
© 2016