Hallâc-ı Mansur ve "ene'l-hak" sözüne dair

Hallâc-ı Mansur 858-922 yılları arasında yaşamış ünlü bir sûfîdir. "Ene'l-hak" (ben hakkım) dediği için idam edilmiştir. Hallâc-ı Mansur'a "sıddîk" gözüyle bakanlar olduğu gibi onu "zındık" diye nitelendirenler de vardır. Biz meselenin bu yönünü bir kenara bırakarak Mansur'un ve "ene'l-hak" sözünün düşünce hayatımıza ve edebiyat dünyamıza yansımaları üzerinde durmak istiyoruz Mahmûd-ı Şebüsterî (ö. 1325) "Gülşen-i Râz" adlı eserinde şöyle der: "Revâ bâşed ene'l-hak ez dırahtîÇirâ nebved revâ ez nîk-bahtî." (Bir ağaçtan ene'l-hak sesinin gelmesi caiz oluyor da, iyi bahtlı bir adamın Mansur aynı sözü söylemesi neden caiz görülmüyor) Erbabınca malum olduğu üzere, Şebüsterî'nin bu beytinde Kasas sûresinin 30. âyetine telmih vardır. Bahse konu âyetin tefsirinde anlatıldığına göre Hz. Musa, Medyen'den çoluk çocuğuyla birlikte Mısır'a giderken Eymen vadisinde konaklar. Olacak ya, o gece eşinin doğum sancısı tutar. Belki bir ateş alırım ümidiyle uzakta gördüğü bir ışığa doğru giden Hz. Musa, ışığa yaklaştığında, tepesinde bir nur parlayan ağaçtan "ene'llah ben Allah'ım" sesinin geldiğini duyar. İşte Şebüsterî bu olaya işaret ederek "Ağaçtan ene'llah sesinin gelmesi caiz görülüyor da yaratılmışların en şereflisi olan insanoğlunun ene'l-hak demesi niye caiz görülmüyor" demektedir. Aynı anlamda Abdülahad Nûrî'nin (ö. 1651) bir beyti de şöyledir: "Mûsâ'ya şecerden dediği gibi ene'llahBir dilden ene'l-hak dese olmaz mı ki âyâ" Hz. Mevlânâ, Hallâc-ı Mansur'un, merhametsiz kadıların kurbanı olduğu kanaatindedir: "Çün kalem der dest-i gaddârî buvedBî-gümân Mansûr ber-dârî buved" (Kalem, bir gaddarın elinde oldu mu, şüphe yok ki Mansur, darağacına çekilir.) BEYİT: "Gaddar; elinde kalem, fitne tohumu ekerAcımasızdır, Mansur'u bile dâra çeker." (Li-müellifihî) Yunus Emre de Hallac-ı Mansur'u haklı görenler arasında yer alır. "Divanı"nın birçok yerinde Mansur'a atıfta bulunduğu ve onu tasdik ettiği görülür Yunus'un. Lakin bunu yaparken Yunus, çok dikkatli bir üslûp kullanmaktadır. Kanaatimizce Yunus Emre'yi idamdan kurtaran da bu itinalı üslûp olmuştur: "Mansûr-vâr oldum bugün, ber-dâr eden gelsin beriİnnî ene'l-hak okuram inkâr eden gelsin beriKul küllün min indi'llâh ansuz değilem va'llâhBen hakkıla Hak olmuşam ağyâr eden gelsin beri." Seyyid Nesîmî (ö.1417) "Dâima ene'l-hak derim, kimdir beni dâra çekecek"