Ağlamak

Ağlamak, insanoğluna mahsus bir özelliktir. Üzüldüğümüz yahut acı çektiğimizde ağladığımız gibi çok sevindiğimiz zamanlarda da sevinç gözyaşı dökeriz. Yani insan ağlayan bir canlıdır ve ağlamanın dili de evrenseldir. Hangi dil ve ırktan olursa olsun ağlayan, gözyaşı döken birisinin ruh halini anlamak için tercümana ihtiyaç yoktur."Gözyaşım aksın ve biriksin ölünceye dekBiriksin de olsun Nuh Tufanı'na denk."diyen şairin acı ve ıstırabının büyüklüğünü, dökülen gözyaşlarının hacmine bakarak kim olursa olsun hemen anlayacaktır.Hz. Mevlânâ, meşhur eseri "Mesnevî"de, Âdem aleyhisselamın yeryüzüne ağlamak için geldiğini söyler:"Âdem, yeryüzüne ağlamak için, daima feryat etmek, inlemek ve mahzun olmak için gelmiştir."Gerçekten de, doğan her çocuğun hayata ağlayarak göz açması boşuna değildir.Şair ne güzel ifade etmiş:"Yâdında mı doğduğun zamanlarSen ağlar idin gülerdi âlem,Bir öyle ömür geçir ki olsunMevtin sana hande, halka mâtem."Heyhat ki ağlayarak geldiğimiz bu yalan dünyadan gülerek ayrılmak herkese nasip olmuyor:"Hâl-i âlem ezelî böyle perişan ancakKimi handan kimi giryân kimi nâlân ancak."Klasik edebiyatımızda "ağlama" denilince akla ilk gelen "Yakup"tur. Hz. Yakup'un, oğlu Yusuf'un kaybolmasından dolayı "beytü'l-ahzân" denilen kulübede ağlaya ağlaya gözü kör olmuştu. Bunun içindir ki o, Divan şiirinde gözyaşını temsil eder.Eski şiirimizde ağlama duygusunun nasıl terennüm edilmiş olduğuna dair işte size birkaç beyit:"Sanma ancak bana bu dîde-i giryân ağlarDerdimi yazdığı demde kalemim kan ağlar."(Bana sadece bu gözlerimin ağladığını sanmayın. Dertlerimi yazarken kalemim de ağlar bana.)"Bî-kesem öyle ki bu hâl-i garibim görseKendi derdin unutup bana yetîmân ağlar."(Öyle kimsesizim ki bu garip halimi görse, kendi dertlerini unutup bana yetimler ağlar.""Gam-ı hicran beni hem-hâlet-i Yakup edeliGirye vü nâlişime kulbe-i ahzân ağlar." (Sümbülzade Vehbî)(Ayrılık acısı beni Yakup'un durumuna düşüreli, ağlayıp inleyişime, hüzün kulübesi beytü'l-ahzân bile ağlar.)"Yine bir âh edeyim derd ile devrân ağlasınNâlişim eflâke çıksın çarh-ı gerdan ağlasınGözlerim yaşın görüp deryâ-yı umman ağlasınHâlime kâfirler acısın, Müselman ağlasın." (Hasbî)(Öyle bir âh çekeyim ki dünya ağlasın. Feryadım göğe çıksın, çarkıfelek ağlasın. Gözyaşlarımı görüp engin denizler ağlasın. Halime kâfirler acısın, Müslümanlar ağlasın.)Bana bir tenhaca yer olsa firâvân ağlasamÖyle kim yaşım kurusa kalmasa, kan ağlasam."(Tenha bir yer olsa ve orada öyle ağlasam ki gözyaşım kurusa, kan ağlasam.)"Bin yıl olsa ömrümün her ânı ömr-i Nûhca Hiç handan olmasam bir lahza, her an ağlasam."(Ömrümün her anı Nuh'un ömrü