Çok konuşmak

Bizim kültürümüzde konuşmak, hele hele çok konuşmak pek makbul sayılmaz. "İki dinle, bir söyle" yahut "söz gümüşse sükût altındır" gibi atasözlerimiz bunu gösterir. Son yıllarda özellikle televizyonlarda çok konuşan hatta boş konuşan insanları gördükçe atalarımıza hak vermemek elde değil. Elbette konuşulması gereken yerde konuşacağız. Ama susmasını da bileceğiz. Unutulmamalıdır ki insan konuşan bir canlıdır, tabiatı gereği konuşur. Fakat yeri geldiğinde susmasını bilmek akılla ilgili bir iştir. Şirazlı Sâdî ne güzel söylemiş: "Dü-çîz tayre-i aklest dem-i fürû-bestenBe-vakt-i güften ü güften be-vakt-i hâmûşî." (İki şey akılsızlık işaretidir: Susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.) Ben şahsen ilk karşılaştığım bir kişiyle ilgili hüküm verirken önce onun konuşmasına bakarım. Çok konuşuyorsa, muhatabım hakkındaki kanaatim olumsuzdur. Bu konuda Hz. Mevlânâ şöyle der: "Merd-i kem-gûyende râ fikrîst zeftKışr-ı güften çün füzûn şod mağz reft." (Az konuşan adamda derin bir düşünce vardır. Söyleme kabuğu arttı mı, iç yok olur.) Rusûhî İsmail Efendi "Mesnevî Şerhi"nde (c. 5, s. 278) bu beyti mealen şöyle şerh eder: "Az konuşan kimsenin aklı ve fikri derin ve güçlüdür. Söz söylemek kabuk, akıl ve fikir de kabuğun içindeki özdür. Kabuğun kalın olması özüniçin boş olmasına işaret eder. Nitekim şair diyor ki: "Güften-i bisyâr ne ez-nağzîstVelvele-i tabl zi bî-mağzîst." (Çok konuşmak hoş değildir. Davul, içi boş olduğundan çok ses çıkarır.)" Çok konuşmanın makbul sayılmamasıyla ilgili benzer ifadelere "Kutadgu Bilig"de de şahit oluyoruz: "Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünü bu bir sözde çöz. Çok konuşan kimseye bilgi 'gevezelik etti' der; söylemezse de 'dilsiz' der. Her sözü saklamayı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez." Konuşmak ve düşünmek Benim şahsî gözlemlerim odur ki bir adam ne kadar çok konuşursa o kadar az düşünür. Hatta diyebilirim ki delilerde bile düşünce kırıntılarına rastlanabilir lakin lavgarlarda (geveze) asla! Çünkü düşünmek; kafa yormayı, tasalanmayı, zora talip olmayı, rahatlıktan