Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Sizi incittim, çok pişmânım efendim"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerine, bir gün birisi hakâret etmişti.Mübârek zât sustu.Karşılık vermedi.Aradan bir müddet geçti...Adam birden hastalandı.Ve "ölüm" hâline geldi.Hatâsını anlayıp pişmân oldu yaptığına ve affetmesi için haber gönderdi bu velîye.Mübârek, acıdı yine.Ziyâretine gidip;"Nasılsın"diye sordu.Adam kendini zorl

"Yediğin lokmalara dikkat et!"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi bir gün bu zâta gelerek;"Efendim, namazlarımdan hiç zevk alamıyorum, tasavvuf hâllerim de iyi değil, bana ne tavsiye edersiniz" diye sordu.Büyük velî;"Yediğin lokmalara dikkat et"buyurdu.Talebe yediklerini araştırdı...Helâldi hepsi de.Tekrar gelerek;"Efendim araştırdım, yemeklerimi

Öfkeyle pişirilen yemek!..

Büyük velî teşrîf etti...Yanında biri de vardı.Sofra geldi, yemekler kondu.Fakat mübârek zât yemiyordu.Ev sâhibi merak etti...Ve hattâ çok üzüldü!"Acabâ bir hatâ mı işledim" diyordu içinden...En nihâyet;"Efendim, yemeklerimiz, şahsî malımdan olup helâl ve tayyiptir. Tek kuruş haram karışık değildir, rahatlıkla yiyebilirsiniz"diye arz etti saygı ve

Her işinde sünnete uyardı...

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, orta boylu, nûrlu ve sevimli bir zâttı.Mübârek sakalınınbeyazı daha çoktu.Ne hızlı yürürdü,ne de çok yavaş.Güler yüzlü ve tatlı dilliydi.Konuşurken mübârek yüzünü konuştuğu kimseye döndürür ve tâne tâne konuşurdu.Kahkahayla gülmezdi.Tebessüm ederdi.Kimseyi küçük görmezdi.Güleryüzle karşılardı her

Cennetten açılan pencere...

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri vefât edince; büyük bir cemaatle kılındı namazı.Ve defnedildi nurlu kabrine.Bir talebesi telkîn verdi.Hepimiz hüzünlüydük.Abdülkâdir adında çoksevdiği bir talebe vardı.O, gördüğü enteresan bir vakâyı şöyle anlatır:Mübârek hocamızı defnedince kabirdeki hâlini merak ettim...Haddim olmayarak teveccüh

"Benim için mezar kazın!"

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin talebesi olan Alâeddîn-i Attâr hazretleri anlatıyor:Hocam ölüm döşeğindeydi.Çok üzülüyorduk.Son günleriydi.Huzûruna girdim.Bana dönüp;"Alâeddîn! Benim için bir mezar kazıp hazır edin!"buyurdu."Başüstüne efendim" dedim.Ve çıkıp îfa ettim bu emrini.Sonra huzurlarına gelip;"Kabir yeri hazır efend

"Sesli ağlamayın!"

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin sevdiği sâlih bir Müslüman vefât etmişti...Büyük velî bâzı talebesini alıp evine tâziyeye gitti o kimsenin. Yakınları, yüksek sesle ağlıyorlar ve feryat ediyorlardı!Çok üzüldü!Ve o kişilere;"Böyle yapmayınız! Zîrâ sesli ağlamak, ölüye azâb, eziyet verir"dedi.Ve talebelerine;"Ben vefât edersem siz sakın böyle yapmayın

"Bunda da sünnete uyduk"

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin kabr-i şerîfi, Buhâra'nın kasr-ı ârifan köyündedir.Sevdiklerinden bir grup Müslüman Beytullah'ta tavaf yapıyor, bu zât da bulunuyordu orada.Onlar, Mina'da kurbankeserken bu büyük zât;"Bizim de kurban kesmemiz lâzım, ama biz belki oğlumuzu kurban ederiz"buyurdu.Bu sözü hepsi de işitti.Ama bir şey anlamadılar.Bir hikme

Söz dinleyen kazanır...

Büyük velîBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin tebesinden Alâeddîn-i Attâr hazretleri anlatıyor:Bir gün hocamız Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, dergâhın odunluğuna şöyle bir baktılar.Sonra bize;"Çokça odun toplayıp odunluğu doldurun, hattâ acele edin ki, hiç belli olmaz. Birden kış bastırırsa yakacaksız kalır, sıkıntı çekeriz"buyurdu.Biz talebeler;"Başüs

Genç tüccar...

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin kabr-i şerîfi Buhâra'nın kasr-ı ârifan köyündedir.Bir sohbetinde şunu anlattı:Bir gün Kâbe'nin yanında oturuyordum.Ak sakallı, ihtiyarbir kişiyi gördüm.Kâbe örtüsüne sarılmış ağlıyor ve"Yâ Rabbî! Yâ İlâhî!.."diye yalvarıp gözlerinden kanlı yaşlar akıtıyordu.Kalbine bir nazar ettim.Dünyâ işiyle