Abdüllatif Uyan

Türkiye

"O hâl şeytânîdir evlâdım!.."

Tus, yâni Meşhed şehrinde medfun bulunan büyük âlim ve velîlerdenEbû Alî Farmedîhazretlerinin bir talebesi vardı.Kendisi yeni evliydi.Mevsim de kış idi.Yakacak odun alamamıştı henüz.Böyle düşünürken evinin önüne bir yük "odunun" yıkılmış olduğunu hayâl etti. Sonra kalkıp baktı pencereden.Fakat o da ne!..Gözlerine inanamadı.Gerçekten de bir yük "odu

"Din, nasîhattir kardeşlerim"

Denizli'ye bağlı Çal kazâsı müftüsüAhmed İzzet Efendi"rahmetullahi aleyh", Çal ilçesine bağlı Süller köyünde doğdu.1952 yılında vefât etti.Hâl sâhibi bir velîydi.Bu zât bir gün şunu anlattı:Sevdiklerine:Bir gün Hazret-i Ömer "radıyallahü anh", Eshâb-ı kirâmdan birisini bir yere vâli tâyin etmişti. Onu, gideceği yere uğurluyordu.Birkaç sahâbî de var

"En mühim farz namazdır!"

Ahmed Eflâkî Efendi"rahmetullahi aleyh", 1300'lü yıllarda Anadolu'da yaşayan evliyâdandır. Konya'da vefât etti...Kabr-i şerîfi de oradadır.Bu zât birkaç talebesiyleyolculuğa çıktı bir gün.Az sonra namaz vakti girdi...Bir kuyu başında konakladılar.Ancak su derindeydi.İp ve kova da yoktu yanlarında.Şaşırıp kaldılar!Büyük velî zât;"Yâ Rabbî! Abdest al

"Bu gece evde kalmayın!"

Anadolu'da yetişenAhmed Eflâkî"rahmetullahi aleyh" hazretleri, 1360 senesinde Konya'da vefât etti. Kabr-i şerîfi, Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin türbesi civârındadır.Bir akşam vakti sevdiklerinden birinin evine gitmişti.Ancak vakitsizbir ziyâretti bu.Hoşbeşten sonra sordu ev sâhibine:"Sizin bu eviniz çok eski değil mi"Adam cevapladı:"Evet efendim.

Müminin kabri genişler...

Ebû Alî Cürcânîhazretleri, bir gün şunu anlattı cemaate:Sâlih bir Müslüman öldüğünde, namazı kılınıp kabre konur.Gâipten bir "ses" duyar.Mezarı, kabrine;"Ey kabir! Bu, sâlih bir Müslümandır. Onu sakın tahkîr eyleme! O, Rabbine inanıp ibâdetlerini yaptı... Hep İslâm'a uygun yaşadı. Emr-i mâruf yaparak dînine hizmet etti. Onun için bu mümine en ufak

Kabir konuşur!..

Horasan evliyâsındanEbû Alî Cürcânîhazretlerine "rahmetullahi aleyh" bir gün;"Efendim, insan kabre girince hâli nasıl olur"diye sordular.Mübârek şöyle anlattı:Bir kimse vefât edince; onun için değişik bir hayat başlar.Defin bitip cemaat dağılırken, gidenlerin ayak seslerini işitir.Mezarında "yalnız başına" kalır.Amellerinden başka,kimse olmaz yanın

"Güzel huy nedir efendim"

Evliyânın büyüklerinden ve Horasan âlimlerindenEbû Alî Cürcânîhazretleri, çok zengin olmasıyla meşhurdu o yörede.Bir gün "iki kişi" oturmuş,bu işi onu konuşuyorlardı.Bir tânesi;"Bu zât çok zengindir" dedi.Öbürü onu tasdîk etti:"Evet biliyorum.""Nasıl bu kadar zengin olmuş""Bilmiyorum."Onlar böyle konuşurken oraya geldi bu mübârek zât.Onlara bakıp;"

"Müjde,bir oğlun oldu!.."

Mekke-i mükerreme'de vefât eden büyük velîEbû Ahmed el Kalânisîhazretlerinin bulunduğu şehre yeni bir vâli tâyin olmuştu... Ancak yeni vâli kıymetini bilmiyordu bu zâtın.Ona tepeden bakıyordu.Sık sık rahatsız ediyordu.Bir gün de ansızın dergâha geldi ve paldır küldür içeri girip"Çabuk terk et burayı!"diye bağırdı.Büyük velî sordu:"Niçin terk edeyim

"Allah'ın kullarını sevindirin..."

Hama şehrinde yaşayıp Halep'te vefât edenAhmed Hamâmîhazretleri, bir gün sultâna gitti.Ve emr-i mâruf yaptı.Ama o, memnun olmadı.İyi muâmelede bulunmadı.O vakit kalbi kırıldı mübâreğin.Mahzun oldu, üzüldü!Derken akşam oldu.Birden hastalandı Sultân.Ağrıdan kıvranıyordu.Doktorlar âciz kaldılar...Ölecek duruma gelmiştı ki, bu hâl, mâlûm oldu bu velîye

"Avladığın o keklikleri yiyebilirsin"

Horasan'da, Çeşt şehrinde yaşayıp orada vefât edenEbû Ahmed Ebdâl Çeştîhazretleri devrinde bir kişi ava çıkmıştı bir gün.Birkaç keklik avladı.Dönerken içinden;"Ben bu keklikleri avladım, ama yemek câiz mi acabâ" diye düşündü...O an rastladı bu zâta.Durdu ve selâm verdi...Tam bu mevzûyu ona soracaktı ki, lüzum kalmadı.Zîra büyük velî;"Câizdir"buyurd