Aşçının kalp gözü açıktı

Kabr-i şerifi Manisa-Kırkağaç'ta bulunan Hak dostlarındanSarı Hoca, dergâhında talebe okutur ve her ihtiyaçlarını karşılardı.

Bir de aşçısı vardı.

Osman Dede

Kalp gözü açıktı. Bir gün Sarı Hoca, talebesiyle sohbet ederken Osman Dede tefekküre daldı.

Kendi kendine;

"Şu anda İslam askeri küffarla cihat ediyor. Keşke ben de onlarla gitseydim. Hem cihat sevabı kazanır, hem de bir esir yakalardım. Yaşım ilerledi. Yoruluyorum. O esiri getirir, yanımda çalıştırırdım" diyordu.

O böyle düşünürken, birden harp meydanında buldu kendini. Savaşın tam ortasında.

Bir "kılıç" geçirdi eline.

Daldı düşman içine...

Ve bir esir yakaladı. Ancak bu esir, güçlü ve kuvvetli biriydi. Onun elinden kurtulmak için çırpınıyor, Osman Dede'yse bırakmamak için uğraşıyordu.

Ve bir "ses"le ayıldı.

Zira Sarı Hoca ona;

"Sıkı tut, bırakma!"