Kologrif ve Bediüzzaman

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler-231Kologrif; bir köy değil, Moskova yakınlarında da değil, Bediüzzamân'ın esâretten kaçarken bir müddet kaldığı bir yer de değil. "Kologrif, Rusya'nın Kostroma Oblastı'na bağlı Kologrif rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Unja Nehri'nin sol kıyısında yer almaktadır."1 "Kologrif", 1958'de basılan Târihçe-i Hayât'a kadar kendini koruyabilmiş bir kelime. İlk baskıya "Kıloğrif"2 olarak girmiş. 1960 baskısında, "Kiloğrif"3 olmuş. Abdurrahmân Nursî tarafından yazılan Târihçe-i Hayât'da olduğu gibi, Afyon Mahkemesi günlerinde yazılan Târihçe'de de Kologrif olarak yerini almış. Çünkü Kologrif, Çarlık Rusya'sında da öyle, Sovyetler zamânında da öyleydi. Günümüzde de KologrivKologrif olarak devam ediyor. Dahası, Bediüzzaman'ın Kologrif'deki esâret arkadaşlarından Dr. M. Âsaf Dişçi'den, "Esaretten önce beni Sarıkamış'ın Hamamlı köyüne götürmüşlerdi. Daha sonra ise Sibirya'ya sevkettiler. İşte Bedîüzzamân'ı orada gördüm. Kostroma eyâletinin Kologrif kasabasındaydı. Dahâ sonra onu içerlere, büyük esirler kampına, Kostroma içlerine sevkettiler. Birlikte altı ay kadar kalmıştık." 4 şeklinde bir hâtıra nakledilir. Emrah Cilasun'un belgeyle ortaya koymuş olduğu bilgilere göre "Molla Said, dört ay arayla, her ikisi de Moskova'nın kuzey doğusundaki esir kamplarında (Kologriw ve Poshekhonje'de) bulunmaktadır."5 Rus arşivlerinde bulunan bir belgede Bediüzzaman'ın Kostroma'dan evvel 4 Aralık 1916'da Yaroslavl eyâletinde Poshekhonye'ye nakledildiği belirtilmektedir.6 Burada kaldığı süre kesin olarak bilinmese de Emrah Cilasun, ulaştığı târihsiz bir belgenin 1917'den îtibâren Kostroma eyâletinin aynı adı taşıyan başşehrinde kaldığı ihtimâlini kuvvetlendirdiğini yazmaktadır.7 Dr. M. Âsaf Dişçi'nin hâtıraları Bediüzzaman "Bir odayı mescid yapmıştı. Kendisi alay komutanı olduğu için, maaş da alıyordu. Aldığı maaşları hep hayır hizmetlerine sarf ediyordu. Mescide harcıyor, çeşitli masraflar ediyordu. Esirler kendisine alay komutanı olarak çok hürmet ediyorlardı... Günlük yaşayışı da, çok sade idi. İki yumurta, bir dilim ekmekle günlerini geçirirdi... Vakitleri hep dolu idi. Tefsir okur, esirlere ders verirdi. Esir askerler ve subaylar kendisine çok hürmet ederlerdi. Yanında