Bediüzzaman'ın Rumeli seyahati

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler (170)Bediüzzaman, 1911 yılı baharında, Mart ortalarından Mayıs ayına kadar bir tarihte, Şam'dan hareket ederek Beyrut, Kıbrıs (Larnaka), İzmir üzerinden deniz yolu ile İstanbul'a gelir. Aynı yılın Haziran ayında gerçekleştirilen Sultan Reşad'ın Rumeli seyahatine Şark Vilayetlerini temsilen iştirak eder. Bediüzzaman'ın bu seyahate katılmasını, Enver ve Niyazi Bey gibi dostları ister. Kendisi de onların hatırını kırmayarak bu kafileye dahil olur. Muhtelif durakları olan bu uzunca seyr-û seyahat üç haftadan fazla sürer. Sultan Reşad ile birlikte Rumeli seyahatine çıkan seçkin ve kalabalık bir Osmanlı heyeti, 5 Haziran 1911'de Dolmabahçe Rıhtımı'ndan hareket eder. 7 Haziran 1911 Çarşamba günü de Selânik limanına ulaşır. İstanbul'dan Selânik'e kadar Barbaros Zırhlısı'yla gelen Osmanlı heyeti, buradan Üsküp'e olan seyahatini ise trenle gerçekleştirir. Seyahatin önemli bir sebebi ise, Üsküp'te büyük bir İslâm Üniversitesi'ni vücûda getirmektir. Bu üniversitenin temeli atılır; ancak, peş peşe çıkan savaşlar ve ardından yaşanan mağlûbiyetler sebebiyle devamı gelmez, proje akîm kalır. Rumeli Seyahati'ne iştirak eden heyetin içinde, birçok devlet ve hükûmet erkânı ile birlikte, Bediüzzaman Hazretleri de vardır. Kendileri, Sultan Reşad'ın bu seyahatine Şark Vilâyetleri'ni temsilen katılır. Bediüzzaman Trabzon ve Erzurum heyeti arasında ve oturanlar arasında. (Servet-i Fünun, No: 104, s. 125, 9 Haziran 1327; Resimli Kitap, Sayı: 30) Selânik'ten sonra trenle Üsküp'e giden padişah ve beraberindekiler, burada da büyük bir törenle karşılanır. Priştine'de Medresenin temelini atan Sultan Reşad, daha sonra Kosova Sahrası'na giderek buradaki "Meşhed-i Hüdavendigâr" diye tâbir edilen ceddi Sultan Murad-ı Hüdavendigâr'ın makamını ziyaret eder. Kosova ziyareti, yine Cuma gününe tevafuk eder. Kaynakların bildirdiğine göre, burada en az yüz bin kişiyle Cuma namazı kılınır. O günleri yaşayan Osmanlı tarihçisi İsmail Hami Danişmend'in aktardığı bilgilere göre, Selânik, Üsküp, Priştine ve Kosova Sahrâsı'nı içine alan bu seyahat, toplam 22 gün sürmüştür. Bediüzzaman muhtelif mektuplarda bu tarihî seyahata atıflarda bulunur, Emirdağ Lâhikası'nda şunları ifade eder: "İttihatçılar zamanında Sultan Reşad'ın Rumeli'ye seyahati münasebetiyle Kosova'ya gittim. O vakit Kosova'da büyük bir İslâmî Dârülfünun tesisine teşebbüs edilmişti. Ben orada hem İttihatçılara, hem Sultan Reşad'a dedim ki: 'Şark, böyle bir darülfünuna daha ziyade muhtaç ve âlem-i İslâmın merkezi hükmündedir.' O vakit bana vaad ettiler. Sonra Balkan Harbi çıktı. O medrese yeri (Kosova) istilâ edildi. Ben de Van'a gittim. Ve bin lira ile Van Gölü kenarında Artemit'te temelini attıktan sonra Harb-i Umûmî çıktı. Tekrar geri kaldı." 1 Bediüzzaman'ın Hutbe-i Şâmiye isimli eserinin ortalarında bahsini ettiği "iki mütefennin muallim" ile olan muhaveresi de, işte bu tarihte ve trenle (şimendiferle) yapılan Rumeli seyahati esnasında vuku' bulmuştur. Bediüzzaman Sultan Reşad ile birlikte Mehşed'de (Resimli Kitap, No: 30) Medresetü"z-Zehra projesi Bediüzzaman, düşüncelerini ancak merkez-i hilâfette yapacağı temaslarla yürütebilirdi. Zaten bu ikinci İstanbul seyahatini bunun için planlamıştı. Bir yılı aşkın Şark ve Şam seyahatleri neticesinde tekrar merkez-i hilâfet olan İstanbul'a dönmüştü. "Medresetü"z-Zehra" adını verdiği "Şark Üniversite'sinin" projesini gerçekleştirmek için yeni çalışmalar yapacak, bütün şartları ve imkânları zorlayacaktı. 1911 Haziran'ıydı ve Sultan Mehmed Reşad, Rumeli'ye bir seyahat planlamıştı. Padişah bu seyahate seçme bir heyetle gitmek istiyordu. Dostlarının talebi üzerine Bediüzzaman da heyete dâhil edilmişti. Böylece Bediüzzaman Sultan Mehmed Reşad'la birlikte Rumeli seyahatine katıldı.