Ermeni ve Rusların Hizan havalisinde yaptıkları

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler-220Birinci Harb-i Umûmî,'de Ermenilerin Şark vilayetlerinde yapmış oldukları mezalimi "Mehmed oğlu Yusuf ve Abdurrahman yeminle anlatıyorlar: "Biz Hizan Kazası'nın İsparit nâhiyesinin yaz otlaklarının bulunduğu Nurs, Vavink, And ve Mezraa-i And ahâlisindeniz. Çatak Kazası'nın Ruslar tarafından işgalinden sonra, bizimkine komşu Livar, Yukarı Kutis, Aşağı Kutis, Çaçuan, Sikuar, Yukarı Adr Köyü Ermenileri her ikisi de Rusya'dan Anadolu'ya sızmış olan Lato, diğer ismiyle Mihran ve Kazar Dilo'nun kumandasında Yukarı Kutis Köyü'ne geldiler. "Orada nâhiyenin eşrâfına yazılı olarak üç teklifte bulundular. Eşrâf arasında Bediüzzaman namıyla meşhûr olan Molla Said de vardı. Kendisinin esir mi, yoksa öldürülmüş mü olduğuna dair bir haber alınamıyordu. Teklifler şunlar idi: "1. Düşmana teslim olmak. 2. Nâhiyeyi boşaltmak. 3. Harp etmek."1 1 Temmuz 1916 tarihli belgeler Düşman Köye Saldırıyor Düşman gelişinden 9 saat sonra, altı yüz kişiyle bizim köye hücum etti. Düşman askerleri şapkalı ve üniformalıydı. Aralarında Rus askeri bulunup bulunmadığını tespit edemedik. Düşman ordusunda sefil görünüşlü olanların sayısı hayli kabarıktı. Bunlar Ruslar veya Rusya'dan gelme Ermeniler olabilirdi. Düşman bizim Köyü'n bütün Ahâlisini Mezraa-i Anda götürdü, eşrâftan Hurşid Bey oğlu Abdurrahman, oğlu ve karısı da bulunuyordu. Ertesi gün 3 erkek ve oğlan çocukları ve sayıları seksene varan kadınlar, kızlar ve kız çocukları ayrı ayrı kâfileler halinde Müküs'e sevk edildi. Kadınlar kâfilesi Çaçuan'da bırakıldı. Erkeklerin ise hepsi geceleyin kılıçtan geçirildi. Bana bir vazife verildiği için katliamdan kurtuldum. Vazife verdikleri sırada şöyle dediler: "Sana para vadediyoruz. Git Molla Said'e. Orada kalan Ermenileri bize teslim etmesini söyle. Kendilerini boş yere öldürtmenin hiç bir faydası olmadığını onlara anlat. Zaten memleket aşağı yukarı tamamıyla işgal edildi. Ruslar Halep'e kadar indiler. Ermenistan kuruldu. Orada bulunan Türk askerinin sayısı ve kuvveti hakkında bize malûmat getir." Bu sözler bana Dilo tarafından söylenmişti. Ben hemen yola çıktım, Çaçuan'a vardığımda, Nâhiye müdürümüz ve Molla Said'le birlikte,