Bitlis'in sükûtu ve Bediüzzaman'ın esir düşmesi

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler-222Bediüzzaman Hazretleri'nin Birinci Harb-i Umûmî'deki hizmetlerinin bilfiil şahidi ve bizzat yaşanan hadiselere yakînen vâkıf olan talebelerinden Hacı Ali Çavuş, Bitlis'in sükûtu ve Bediüzzaman'ın esir olmasını hatıralarında detaylı olarak anlatıyor. O hadiseleri Ali Çavuş'un hatıralarından takip edelim: "Bir haftalık şiddetli bir mukavemet sonunda, Bitlis'e giremeyen Ruslar, Bitlis-Tatvan yolu üzerinde bulunan Papşin Hanı'nı tahliye edip geri çekildiler. Ermenilerin rehberliği ile, Bitlis'in güneyindeki Güzeldere yolundan Simek nahiyesi üzerinden, Bitlis-Siirt yolunu kestiler. Bitlis'in Araplar Köprüsü'nü tuttukları görüldü. Gece yarısından sonra Bitlis'e taarruza geçtiler. Şiddetli muharebeler cereyan etti. Bu arada Üstad'ın çok sevdiği yeğeni Übeyd ve birçok kıymettar talebeleri şehid oldular. Ruslar, şehirde bulunan üç köprüyü de tutmuş olduklarından Hz. Üstad şehrin karşı tarafına geçmek istedi. Şimdiki Kazımpaşa İlkokulu'nun yanında, büyük bir binanın üstünde yapılmış bulunan bir su kemerinin üstünden aşağı atladık. Su üzeri tamamen karla kaplı olduğundan, vaktinde gece oluşu sebebiyle, yeri tam tahmin edememiştik ki, bu arada Üstad'ın sağ ayağı bir taşa çarpıp kırılmıştı. Bana, kemerin içerisinde daha münasipçe bir yer göstererek "Ali, beni oraya oturt. Sana izin veriyorum, git inşâallah kurtulursun" dedi. Ben kendilerini o yere götürüp oturttum. Bana ısrarla gitmemi söylediyse de gitmeyeceğimi ve beraberce ölmeyi arzu ettiğimi söyledim. Bunun üzerine başımı eliyle sıvazlayarak "Dayı hayran, kader bizi esir etti" dedi. Ben de kadere teslimiyetimi izhar ettim. Su içerisinde 36 saat kadar kaldık. Bu arada su kemerinin üstündeki binayı da Ruslar işgal etmişlerdi, sesleri aşağıdan işitiliyordu, oradan çıkmak için tedbir almakla meşgul iken birden, kaldığımız yeri 50 kişilik bir Rus müfrezesi bastı. Hepimizi çıkarıp, aslında han olan o zaman Rusların ikinci taburunun yerleşmiş bulunduğu bir binaya götürdüler. Bir odaya yerleştirdiler. Bizi bir alay kumandanı ile bir tabur kumandanı karşıladılar. İki Rus kumandanı Üstad ile konuşmaya başladılar. Bilahare Üstad Hazretleri'nin bacağının kırık olduğuna vâkıf oldular ve sıhhiye memuru çağırıp, ayağını alçıya koydular. İki buçuk saat orada kaldıktan sonra, bir müfreze refakatında Hükümet Binası'na götürüldük... Hükümet konağında