Bediüzzaman'ın esâret yolculuğu başlıyor

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler-224Bediüzzaman Hazretleri'nin 3 Mart 1916 târihinde Bitlis'in Rusların eline geçmesi ile birlikte esir düştüğünü biliyoruz. Bu târih itibarıyla da esâret hayatı başlamış oluyor. Bediüzzaman'ın Rus sınırına kadar esâret yolculuğunu Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin dördüncü nesil torunu olan Hacı Fehim Efendi'nin oğlu Muhammed Feyyaz İbrâhim Hakkıoğlu'nun yazmış olduğu günlüklerinden öğreniyoruz. Bu zatın günlüğündeki bilgilere göre, Bediüzzaman'ı ilk defa 18 Mart'ta, Van Gölü'nün kıyısındaki Tatvan ile Bitlis arasındaki Başhan'da gördüğü anlaşılıyor. Bu durumda Rusların, Bediüzzaman'ı iki hafta kadar Bitlis'te tuttukları anlaşılmaktadır. Muhammed Feyyaz İbrâhim Hakkıoğlu'nun yazmış olduğu günlüğünde Bediüzzaman ile alâkalı bilgileri takip edelim: Rûmî 5 Mart 1331 (Milâdî 18 Mart 1916): "Bitlis'te isimlerimizi yazdılar. Öğleden sonra develere irtikâb edilerek yola çıktık. Deveciler İranlı olup, Rusya'nın kahr-ı istibdâdı altında perişan olmuşlar. Ve bu zilletlerine sebeb-i yegâne Türkiye olduğuna kani olarak, yollarda bize işkence ve eza ile bir nevi intikam alıyorlardı. Akşam vakti Başhan'a vasıl olduk. Biraz ötede, bir takım Rus askerlerinin içtima ile söyleştiklerini gördük. Biz develerden inmiştik. Biraz bu cemiyete yaklaşınca, Kazakların Said-i Kürdi'yi itlaf etmek üzere kendilerine teslim edilmesi için mumaileyhin (yani Bediüzzaman'ın) muhafızları ile mücadele ettiklerini ve kendisi de muhafızları arasında sükûnetle hadiseyi temaşa etmekte olduğunu gördüm. Vehleten ilk kendisini tanıyamamıştım. Başhan'da bizi iki gece hayvan ahırında, pislik içinde bıraktıktan sonra; 7 Mart 1332'de (20 Mart 1916) Başhan'ı terk ile, Tatvan'dan mürûr ederek, sahili takiben akşam üzeri bir harabe köyde ikamet ettirildik. Kazak Müslümanlarından bir Rus neferi, açlıktan takatsiz bir hâle gelen efrada acıyarak, tedarik edebildiği bir sığır hayvanını zebh ile, o günü efrat karnını etle doyurdu. Bazıları kalan çiğ etleri çantalarına yerleştirdiler. 8 Mart 1331 (21 Mart 1916): Sabahleyin yola çıkartıldık. Hava soğuk, karla karışık yağmur yağıyordu. Elbisemiz su içinde kaldı. Akşama yakın yine bir harabe köyde karar