Husumete açılan kapı, tenkitle başlar

Husumet ateşi yakmasın bizi, Kaynaşalım, hallerimiz bir olsun. Nefis içimizden yıkmasın bizi, Ayrılmasın yollarımız bir olsun. A.Y. Tenkit etmek, insanların en kolay yaptığı işlerden birisidir. Hergün bir çok konuşmamızda, sohbetlerimizde birilerini tenkit eder, onun hata ve kusurlarını sayıp dökeriz. Halbuki, tenkit dediğimiz kelimelerin belki de çoğu, gıybet ve iftira ihtiva etmektedir. Ama biz farkında olmadan, tenkit adı altına kardeşimizin etini yiyor olabiliriz. Peki, bir insanda gördüğümüz bir eksikliği, yanlışı ve hatayı tenkit etmeyecek miyiz Yanlışa yanlış demeyecek miyiz Elbette yanlışa yanlış diyeceğiz fakat, bunu derken, o insanı kırmadan, üzmeden, herkesin içinde mahçup etmeden, münâsip bir lisanla ve yumuşak bir üslup ile bunu dile getirmeliyiz. Tenkit ederken o insanı tahkir ve tahrik etmemek, damarına basmamak gerekmektedir. Tenkitte amaç, hata bulmak değil, hataları düzeltmek, daha güzele ve daha doğruya insanları teşvik etmek olmalıdır. Doğrulardan yanlışları ayıklayıp, iyiye güzele ulaşmak olmalıdır. Bu şekilde yapılırsa, tenkit amacına ulaşmış olur. Yoksa, kendini daha bilgili göstermek, karşısındaki insanı mahcup edip küçük düşürmek için yapılan tenkitler, ihlâsı kırar, husumete yol açar. Peygamber Efendimiz'in (asm) torunları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin'in yanlış abdest alan bir bedeviye, doğru abdest almayı öğretmek için yaptıkları ince hareket, insanı kırmadan ve üzmeden hatasını nasıl düzelteceğimizi anlatan en güzel bir örnektir. Her insan tenkidi kabul edip, olgunlukla karşılamaz. Bazılarının izzetine dokunur, yaptığı hareketin yanlış olduğunu anladığı halde, başkası tarafından ortaya çıkartılmasına nefsi razı olmaz. Bediüzzaman Hazretleri, iman hizmetinde bulunanların tenkit konusunda çok daha hassas davranmalarını ister. Hatta, kardeşler arasında bir gücenmeye ve kırılmaya sebebiyet vermemek için tenkit kapısını kapatmıştır. 21. Lem'a olan İhlâs Risalesinde, "İhlası kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri defetmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun" dedikten sonra, kardeşler arasındaki uhuvvet ve ittihadın önemine vurgu yapıyor. "İkinci düsturunuz"