Bediüzzaman ve matbuat

Bediüzzaman Hazretleri, bugün medya denilen matbuatın önemini bundan yüz yıl önce idrak etmiş ve hizmetlerinde matbuattan istifade etmeye çalışmıştır."Risale-i Nur, bu mübarek vatanın mânevî bir hâlâskârı olmak cihetiyle; şimdi iki dehşetli mânevî belâyı defetmek için matbuat âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim" (Emirdağ Lâhikası) diyerek, gazetelerin hizmette istihdam edilebileceğini belirtir. Zaten "Eski Said" dediği dönemde, kendisi de zamanın gazetelerinin bir çoğunda yazılarını neşreder. Hatta, 1909'da Türkçe ve Kürtçe "Ma'rifet ve İttihad-ı Ekrad" adıyla haftalık gazete çıkarma teşebbüsünde bulunur. Ne var ki, zamanın çalkantıları ve çeşitli sebeplerden dolayı gazete çıkarma teşebbüsü akim kalır. Bediüzzaman'ın gazete çıkarama teşebbüsü akim kalsa da, zamanın gazetelerinde fikirlerini neşretmeye başlar. Bu gazeteler, Rehber-i Vatan, İttihad ve Terakki, Misbah, Şark ve Kürdistan, Şûrây-ı Ümmet, Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi, Volkan, İkdam, Serbesti, Mizan, Vakit, Sebilürreşad, Açıksöz gibi zamanın en etkili gazeteleriydi. Bunlar arasında en çok Derviş Vahdeti'nin çıkardığı Volkan gazetesinde yazmıştır. Burada yazarken, Derviş Vahdeti'yi "edibler edebli olmalı" diye uyarmayı ihmal etmez. Bugünkü bazı yazarlar gibi, sahibinin sesi olmak bir yana, patronuna da ayar verir. Bediüzzaman, Derviş Vahdeti'ye dediği gibi, bütün yazılarında"edipler edepli olmalı" düsturuna uygun olarak hareket eder. Yazılarında hakkın hatırını âli tutar, hiç bir şahıs ve düşüncenin hatırına göre yazılar yazmaz. Yazılarında her zaman tam bir istikrar ve istikamet vardır. Zamanın getirdiği şartlara göre fikirlerini değiştirmez. Bu prensibini de şu şekilde ifade eder: "Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki (makalelerimdeki) umum hakaikta (hakikatlerde) nihayet derecede musırım. (ısrarlıyım) Şayet zaman-ı mazi canibinden, asr-ı saadet mahkemesinden adaletname-i şeriatla davet olunsam; neşrettiğim hakaikı aynen ibraz edeceğim." Ayrıca, "İslâm ahlâkını sarsan, efkâr-ı ammeyi (kamuoyunu) perişan eden ve içtimâiyatı (sosyal ve siyasî hayatı) teşviş edip (karıştırıp) saptıran tezvirâta karşı ben de gazetelerde, onları