Ünal Bolat

Türkiye

"Dede mahrumu" mu

"Dağarcığı ikiye bölüp gece vakti bizi doyurup yatmışlar. Adam karakola şikâyet etmiş..."Hatırama bugün de devam ediyorum... Dedemin evinde dört tane oda alt katında da dört tane ayrı ayrı ahır vardı. Evindeki eşyaları da dört tane büyük tencere, ona yakın tabak o kadar da kaşık vardı. Bir tane bile çatalı, su bardağı yoktu. Babamın ısrarlarına rağ

Kendi çocuklarıyla beraber

"Kız tarafı kızını, gelin arabası yapılan kağnıya götürürken bile gözyaşıyla uğurlardı..."Uzun kış gecelerinde evimiz dolar taşardı. Bazen dedelerimizin bazen mahallemizin ihtiyar kadınlarının anlattıkları hikâyeler ve acı yaşanmışlıkları dinlerken üzülür bugünkü hâlimize şükrederdik.Savaşlar ve göçler yüzünden bu güzel topraklarda nice zaman huzur

Hiç helva yemez miydiniz

"O yıllarda gaz, tuz ve bez dışında para ile aldığımız bir şey yoktu; desem yalan değil."Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin tarihsel bir köyü olan Gödene'deki çocukluğumla ilgili unutulmaz hatıralarımı paylaşmaya devam ediyorum...Sığırlarla yük hayvanlarımızı yazdan hazırladığımız saman ve kuru ot olan halkamsı burmalarla doyururduk. Onlar sayesinde

Öyleyse niçin çift katlı

"Dalga geçme arkadaş. Böyle bir köyde tüm evlerin dubleks olması mümkün mü"Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin ta Romalılardan kalma tarihsel bir köyü olan Gödene'de doğmuşum. Toros sıra dağlarının ortasında dört yanı dağlarla çevrili olduğundan ekilip dikilebilen arazisi çok kıttı. Dahası, kağnı dâhil tekerlekli hiçbir aracın işlemediği fakir mahrum

Neden ceza yazmadılar

"Bulunduğunuz mevki, aldığınız eğitim, kurallara uymak için ceza yazmayı gerektirmiyor."1987 yılının kış aylarıydı. Eşimle konuşarak izin alıp Malatya'ya, köye gitmeye karar verdik. Çocukların okulu da tatile girmişti. Şubat ayıydı. Arabamıza binmiş, Tokat, Sivas üzerinden Malatya'ya gidiyorduk. Tokat'a doğru giderken yolda önümüzde bir düğün alayı

İlaç gibi sözler...

"Her şeyin ötesinde bizimle birlikte üzülüp gözyaşı dökmen beni derinden etkiledi"dedi...Vezirköprü'de kaymakam olarak görev yaptığım dönemde yaşadığım acı hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... O çocuklardan başkasının ölmemesi tek tesellimizdi. On iki çocuğumuzun cenaze töreni için bir gün sonra kaza yaşanan köye gittim. Çok etkilenmiş, ço

Feci piknik kazası!

"Vitesi boşa atan şoför, traktör hızlanınca kontrolü kaybetmiş ve römork devrilmişti..."Vezirköprü'de 80'li yıllarda kaymakam olarak görev yaptığınım süre içinde beni son derece üzen bir kazaolmuştu...Mevsimlerden ilkbahardı. İlçeye bağlı bir köyümüzün öğrencileri bir traktöre bindirilerek Kunduz'a piknik yapmaya götürülmüştü. Piknik dönüşü çocukla

Bu mantar dünyaya yeter!..

"Bölgede akmantar, karakulak, karamantar, kanlıca, kedi kırışı, tillice vb. mantarlar vardı..."Hatıramı anlatmaya devam ediyorum... Bu dağ mantarı ile ilgili çok araştırmam oldu. Bu mantardan zehirlenerek ölenler için herkes bir şey söylüyordu ama gerçek şu ki ölenler de zehirli-zehirsiz mantarları biliyordu. Bu ölüm vakasında, zengin gurbetçi aile

Suçlu mantar mı

"Benim bedava içirmeye çalıştığım mantar çorbasını beş yüz liradan mı satıyorlardı.."Konu başlığında yer alan mantar, yaban mantarıdır. Bu mantara dağ mantarı da denilir. İnsanların, kendi yaptıkları mekânlarda çeşitli şekillerde benzerlerini ürettiğini de biliyoruz. Genelde kapalı mekânlarda yetişen bu mantarlara kültür mantarları da denilmektedir

Geç kalınan otobüs

"O kazada çoğu üniversite öğrencisi 49 kişi hayatını kaybetti, yalnız 4 kişi kurtulabildi."Niğde'de gün yavaş yavaş akşama dönüyordu. Sinem 4 günlük tatil için Konya'ya ailesinin yanına gidecekti. Saatine baktı: 19.15. otobüsü 20.00'deydi.Terminale vardığında akşamın telaşı hâlâ sürüyordu. İnsanlar bavullarını taşırken, vedalaşmaların sessizliği ha