Özdemir İnce

Cumhuriyet

1998'den 2023'e

Varlık edebiyat dergisinin benimle yaptığı ve dergisinin Ekim 1998 sayısında yayımlanan uzun söyleşinin son sorusu şöyleydi: "2000'li yılların eşiğinde Türkiye Cumhuriyeti'ne önerileriniz var mı"Bu soruya 25 yıl yani çeyrek yüzyıl önce verdiğim yanıt şöyleymiş."2000'li yılların eşiğinde Türkiye Cumhuriyeti'ne elbette önerilerim var: Türkiye Cumhuri

HÜDA PAR AKP'nin fotoğrafının arabıdır

İlkin "fotoğrafın arabı" nedir onu açıklayalım: Fotoğrafçılığın ilk dönemlerinde fotoğraf makinesiyle elde edilmiş görüntüyü, ışığa duyarlıklı cam, kâğıt, film gibi bir yüzey üzerine özel araçla görüntü alınırdı. Görüntüde koyu renkler beyaz, açık renkler siyah çıkardı. Elde edilen görüntüye "arap" adı verilirdi. Bu yöntemle elde edilen görüntü stü

Aydınlanma ve ortak akılsızlık

Bulgar doğumlu Fransız filozof, yazınbilimci Tzvetan Todorov'un Aydınlanma çağı üzerine kaleme aldığı L'Esprit des Lumieres adlı kitabını ikinci kez okurken 74. sayfaya "dikkat" diye işaret koyduğumu gördüm. Neye dikkat Yeterince Fransızca bilgisi, dil bilinci ve duyarlığı olmayanların ORTAK AKIL diye tercüme ettikleri "la raison commune"... Bu "la

Ekmek karnesiylen urup ekmek

R.T. Erdoğan gene kuru deriden bal çıkarmak tutkusuyla gene CEHAPE'nin tek parti şatosunda dedektif Sherlock Holmes gibi suç kanıtları aramakta... Bu kez kendisine vatansever bir muhbir vatandaş yardımcı olmuş ve Başyüce hazretlerine dededen kalma bir kanıt-belge sunmuş: II. Dünya Savaşı döneminden kalma bir "ekmek karnesi". Gazeteler şöyle yazmak

Değirmende yoğurt öğütmek

Atasözlerinin hepsini sevmem ama "Değirmene yoğurt öğütmeye gitmek" çok sevdiğim atasözlerinden biridir. Anlamı şöyle: "İyi düşünüp taşınmayan, enikonu hesaplamayan kişilerin girişimleri daima kötü sonuçlarla karşılaşılmasına sebep olur. Bağa gönderirsiniz, akılsız dağa gider. Akılsızın ne yaptığını, yapacağını bilemezsiniz. Akılsız olanlara yaptır

Kitle psikolojisi ve tribün

7 Ağustos 1948 tarihli Hürriyet gazetesi satın aldığım ilk gazetedir. Gazeteyi Londra Olimpiyatları'nda grekoromen ağır sıklette şampiyon olan Mersinli Ahmet'in fotoğrafını birinci sayfada yayımladığı için satın almıştım. Galatasaray 1948-1949 yılında şampiyon olunca Galatasaraylı oldum. Öyle Galatasaraylı ki Fenerbahçe'nin, yabancı takımlar hariç,

Tribün halktır

Yabancı dillerde çoğul anlamlı olan ve dilimizde neredeyse sadece stadyumlarda seyircilerin oturduğu yer anlamında kullanılan "tribün" sözcüğünün aslı, kökeni Latince "tribunus"tur. Onun da kökeni "tribu"ye (boy, oymak, kabile) gider. Oradan da memur, yüksek görevli ve yargıcın oturduğu yere (tribun) gelir. "Tribun"ün Türkçe karşılıkları: (Eski Rom

Ham hum şaralop

Artık pek kullanılmadığı için unutulur gibi olan "Ham Hum Şaralop"un anlam açıklaması şöyle:- Düzenle ya da el çabukluğuyla yapılan, kimsenin akıl erdiremediği iş.- Gölge oyunu söyleşmelerinden biri. Hacivat'ın isteğiyle, Bey'in paralarını aldıktan sonra, paraları almaya gelen Bey'e "Ham Hum Şaralop" deyip deli taklidi yapan Karagöz ile Hacivat'ın

Depremzâde, depremzede

Zâde (Son ek): Soylu kişi, doğmuş, meydana gelmiş.Depremzâde: Depremin soylu kişisi, deprem seçkini. "Haramzâde" gibi. "Depremzâde"yi ben uydurdum. Hacızâdeler, lokmanzâdeler... Toprak ağaları, sarraflar, fabrikatörler, eşraf, siyaset ve yüksek bürokrat aileleri bu sınıftandır.Zede (Son ek): Zarar gören, uğramış, tutulmuş.Depremzede: Depremden zara

Yazmasam hiç olmazdı

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu... Üçünü de kişisel olarak tanımam. Ancak Kemel Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesinden atıldığımda "geçmiş olsun" telefonu etmişti. Meral Akşener de Hürriyet'te yazdığım dönemde bir kez telefon etti, annesinin ısrarı üzerine beni aramıştı... Ekrem İmamoğlu ile aramızda herhangi bir ilişki olmadı... C