HÜDA PAR AKP'nin fotoğrafının arabıdır

İlkin "fotoğrafın arabı" nedir onu açıklayalım: Fotoğrafçılığın ilk dönemlerinde fotoğraf makinesiyle elde edilmiş görüntüyü, ışığa duyarlıklı cam, kâğıt, film gibi bir yüzey üzerine özel araçla görüntü alınırdı. Görüntüde koyu renkler beyaz, açık renkler siyah çıkardı. Elde edilen görüntüye "arap" adı verilirdi. Bu yöntemle elde edilen görüntü stüdyoda "develope" edilir ve gerçek görüntü elde edilirdi. Negatif (arap) görüntü developman banyolarından geçirilerek pozitif (gerçek) fotoğraf elde edilirdi. Bu açıklamaya göre: HÜDA PAR ile AKP hemen hemen aynı partidir. AKP'nin 20 yıllık iktidarı döneminde bütün yaptıkları, HÜDA PAR'ın programının benzeridir. Kapatmalarına dair yasa bulunmasına karşın tarikatların desteklenip iktidar ortağı haline getirilmesi; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın şeyhülislamlık haline getirilmesi; imam hatip okullarının "temel öğrenim okulları" haline getirilmesi, mezunlarının ilahiyat fakültesi mezunlarıyla birlikte devlet kadrolarına yerleştirilmesi; Kuran naslarının anayasa ve yasaların önüne geçirilmesi; kadınların ikinci sınıf yurttaş, sıradan "aile kadını" haline getirilmesi, İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesi, toplumun Araplaştırılması siyaseti ve benzeri İslamcı ve mürteci uygulamalar, vb...Daha da önemli ve tehlikelisi şudur: AKP, HÜDA PAR'la ittifak yaparak onun aşağıdaki görüşlerini paylaştığını kabul ve ilan etmektedir:"Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.""Öncelikle bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.""Mevcut merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının ıslahı ile beraber, mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir.""Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.""İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan 'Andımız' ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene' gibi