Necati Doğru

Sözcü

Hindi bile düşünüyor!

Bir ülke varmış. O ülkede Merkez Bankası başkan koltuğu, şehir otobüsleri koltuğuna benzemiş. Otobüsün kapısından omuz atıp en önce giren koltuğa oturuyormuş. Otobüs henüz bir duraklık bile yol almadan bu kez "Vatan haini... Faiz düşkünü..." diyerek gece yarısı kararıyla oturduğu koltuktan atıyorlar ve yerine "işte aradığımız finans dehası, bekledi

Çatalla çorba içilmez!

Beşiktaş futbol kulübü de o sırada stadyumunu yenilemişti. İsteyen bütün işadamlarına olduğu gibi Rıza Sarraf'a da "loca" satmıştı. Satış Beşiktaş'a yakışmamıştı. Çatalla çorba içilmez. Öyle oldu, içilemedi. Yine o sırada Cumhurbaşkanı da "hayırsever işadamı" diyerek Rıza Sarraf'ın arkasında duruyordu. Rıza Sarraf ABD'ye kaçtı, Türkiye aleyhine kul

Tramvaydan indi!

Kadın karakolda komisere "param çalındı" diye anlatmaya başlamış. Param sutyenimin içindeydi. Parkta yan yana oturmuş güzel güzel "iyi hislerden" konuşuyorduk. Elini sutyenimin içine soktu, paramı çaldı. Komiser de sormuş: Elini oraya sokuncaya kadar niye bekledin Kadın da demiş ki: Nereden bileyim, niyetinin kötü olduğunu. Gazeteci Nilgün Cerraho

Bir yıl doldu: Aklın varsa hatırla!

OCAK ayı bugün bitiyor. Şubat'ın 6'sında yılı dolacak. 330 bin metrekare alanda 5 milyon 649 bin 317 konut vardı. Çoğu yerle bir oldu. 50 binin üstüne çıkan ölü sayısının aslında daha fazla olduğunu Allah biliyor, kullar şahit. İnsanlar çaresiz, çocuklar annesiz-babasız kaldı. Yüksek binalar. Süslü plazalar. Hastaneler. Hava alanları yıkıldı. Buğda

Yeni satış: Cennet vatan!

YENI seçim ortamına girdik. Eski yalanlar yeniden cilalanıyor. Vaatler veriliyor. Hile ise hile. Şike ise şike. Kör tuttuğuna gidiyor. Ardamarlar çatlamıştı, iyice yarıldı. Gündem değiştiriliyor. Proje araklamalar. Rol çalmalar. Dön baba dön aynı noktadayız: Vatan yok. Çiftlik var. Halk yok. Ümmet var. Kanun yok. Keyif var. Maaş gelirleri, artarke

Gramdan çalmanın İngilizcesi!

HUKUK tarihinde anlatılır. Yaşadığımız şu günlerden yaklaşık 2000 yıl önce Roma Hukuku'nu kuranlar temel bir tezden hareket ettiler. Adını; "Eror in Substantia ve Eror in Materia" koydular. Bunlar şu demek: Bir cevherin içine benzer değersiz başka bir cevher karıştırılmış. Kaliteli bir maddenin yerine kalitesizi geçirilmiş. Bakırı, altın. Sirkeyi,

NATO-NİKAH!

Türkiye, İsveç'in üyeliğini onaylayacak mı yoksa ABD'ye dönüp "senin PKK'yı destekleyip kullanarak benim toprak bütünlüğümü parçalama planın düşmanlıktır" mı diyecek Bu soru çerçevesinde çeşit çeşit "NATO TOTO tahminleri" yazılıp konuşulmaya başlanmıştı. Gitti, geldi. Ağır sözler. Ağızdan çıktı. Türk halkına; "Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin

Oyum sahibini arıyor!

O partiden, bu partiden, iktidardan, muhalefetten iyi belediye başkanı adayı hangisi... Vizyonu, projeleri, şehircilik planları olan belediye başkanı kim, bilmek istiyorum. İyi belediye başkanı seçeceğim. Oyum sahibini arıyor. Aklımı kullanayım. Ölçüler koyayım. 10 soru sorayım. Soru 1: Kim şehrin Ahlakını çürüttü. Soru 2: Kim şehri Pahalılığa boğ

Çakıldak dağıldı!

Ali İhsan Karacan, dün bu köşede yazdığım yazı üzerine bana bir Adana deyimi gönderdi. Adanalılar; "Değirmen yıkılıp elden gitmiş. Sen çakıldağını mı arıyorsun" derler. Çakıldak: Dişli demek. Mili döndürür. 22 yıldır kesintisiz kusurlu bir demokrasi ile devleti yöneten Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası'nın da "bağımsızlığını yok etmesi" ve başkanlar

Baba banka içinde babalanma!

MERKEZ Bankası, bankaların babası sayılır. Sözü dinlenir. Dinlemeyenin canına okuyabilir. Memlekete "para elbisesi" diker. Bankaların beden ölçülerini bu elbiseye uydurmalarını ister. Fazla şişinenleri ameliyata alır. Amir ve hakimdir. Para düzenini kurar. Kanunu var. Düzeni korur. Büyümenin ve kalkınmanın hızını ayarlar. Kriz patlamışsa bu kez kü