Necati Doğru

Sözcü

Altıncıdan rüşveti kim aldı!

Siyanür, sülfürik asit, ağır metaller bir araya geldi; yağmur yağdı, altın cevheri ile siyanür bulamacı olmuş yapma 10 milyon metreküp dağ kaydı, kamyonları, konteynerini altına aldı. 9 işçi hayatını kaybetti. Devleti ele geçirmiş rüşvet yiyici ile rüşvet yedirici altın arayıcı şirket arasında "el ele- iç içe- dip dibe geçmiş" ahlaksız bir yapı old

Bu seçimin konforu!

Dilimize girip yerleşmiş konfor; günlük hayatı kolaylaştıran maddi, manevi, psikolojik, biyolojik rahatlık demek. Çağın konforu. Ülkenin konforu. Aile, mahalle. Politika konforu. Her ülkede siyasetin de bir konforu var; parti yönetimine yeni gelenler, eskilerin doğru adımlar atarak çalışıp biriktirdiklerini konfor olarak kullanır. Partilerini iktid

Aslı Hu nesli Hu!

Her şey aslına dönecektir. Kökü gidip köküne çekecektir. Aslı aslına nesli nesline HU! Bugün ülkemizde politikacı; yalan söyleyen, çıkara hizmet eden, insanları aldatan, ilkesiz, seviyesiz, ülkenin geleceğini yiyen, yediren, devlet malını çalan, çaldıran, ak dediğine yarın kara diyen, oğlunu, kızını, damadını, eniştesini, dünürünü haksızca kayırıp

Ortaokulda KABE maketi!

Bitlis'in Hizan İlçesi'nde ortaokulda kız ve erkek öğrencilere ihram (beyaz renkli dikişsiz bürgü) giydirildi. Sınıfın ortasına masa üstüne bir "KABE maketi" kondu. Öğrencilere sanki Suudi Arabistan'a hacı olarak gitmişler, Kabe'yi tavaf ediyorlar tatbikatı yaptırıldı. Ardından da şeytan taşlama provası için sınıfın duvarına taş attırıldı. Ortaokul

Dua ile Yemin ile!

Seçim ortamı ısınıyor. Sende zaten saflık var; "yemin ile duaya inanır oy verirsin açılımı" yaşıyoruz. Belediye başkan adayını yanına alıp; "Gerçek Belediyecilik Yeminini" TV ekranından canlı okutuyor. Son cümlesi: "Namusum. Şerefim. Ve Kutsal Kitabımızın üzerine" yemin ederim. Cumhurbaşkanı, partisinden adayına "duasını ve yeminini" ezberinden söy

Rüya!

Yine eski sefil siyaset, alışılagelmiş zeminde, alışıla gelmiş yapıların temellerini gösterişli törenlerle atıyor, rantçı zengin eden oy avcısı kafa yine "üstüne bina diktiği toprağın altını bilmeden ve bu toprakların deprem üretme tehdidi nedir" bulup ortaya çıkarmadan şehirler kurmayı; bize "siyaset adamlığı" diye pazarlıyor. Bir yıl geçti. Aslın

Hindi bile düşünüyor!

Bir ülke varmış. O ülkede Merkez Bankası başkan koltuğu, şehir otobüsleri koltuğuna benzemiş. Otobüsün kapısından omuz atıp en önce giren koltuğa oturuyormuş. Otobüs henüz bir duraklık bile yol almadan bu kez "Vatan haini... Faiz düşkünü..." diyerek gece yarısı kararıyla oturduğu koltuktan atıyorlar ve yerine "işte aradığımız finans dehası, bekledi

Çatalla çorba içilmez!

Beşiktaş futbol kulübü de o sırada stadyumunu yenilemişti. İsteyen bütün işadamlarına olduğu gibi Rıza Sarraf'a da "loca" satmıştı. Satış Beşiktaş'a yakışmamıştı. Çatalla çorba içilmez. Öyle oldu, içilemedi. Yine o sırada Cumhurbaşkanı da "hayırsever işadamı" diyerek Rıza Sarraf'ın arkasında duruyordu. Rıza Sarraf ABD'ye kaçtı, Türkiye aleyhine kul

Tramvaydan indi!

Kadın karakolda komisere "param çalındı" diye anlatmaya başlamış. Param sutyenimin içindeydi. Parkta yan yana oturmuş güzel güzel "iyi hislerden" konuşuyorduk. Elini sutyenimin içine soktu, paramı çaldı. Komiser de sormuş: Elini oraya sokuncaya kadar niye bekledin Kadın da demiş ki: Nereden bileyim, niyetinin kötü olduğunu. Gazeteci Nilgün Cerraho

Bir yıl doldu: Aklın varsa hatırla!

OCAK ayı bugün bitiyor. Şubat'ın 6'sında yılı dolacak. 330 bin metrekare alanda 5 milyon 649 bin 317 konut vardı. Çoğu yerle bir oldu. 50 binin üstüne çıkan ölü sayısının aslında daha fazla olduğunu Allah biliyor, kullar şahit. İnsanlar çaresiz, çocuklar annesiz-babasız kaldı. Yüksek binalar. Süslü plazalar. Hastaneler. Hava alanları yıkıldı. Buğda