Mine G. Kırıkkanat

Cumhuriyet

Allame şeytan

Okyanusların ortasındaki yalnız ve mahzun ada Mikronezya'da halk yoksullaştıkça İmaniyet İşleri'ne ayrılan bütçe yükseliyor; ruhban sınıfının nüfusu da mümin sınıfın mide gurultularına doğru orantılı artıyordu. Azalan rant gelirini, hiçbir ahval ve şerait, hatta feryat altında aç halkla paylaşmaya niyeti olmayan Muktedir Makropiç ile yolsuz yoldaşl

Sansür yasasına yanıtımızdır!

18 Ağustos 1982Yargıç, çehresini gösterdi. Kasıtlı, mahkûm etmeye kararlı. Dikerdem'in (Y.N. Büyükelçi Mahmut Dikerdem) dramatik sorgulamasında bu anlaşıldı. Böylece, artık yakın bir tahliye umudu (siyasal davanın sürprizleri dışında) ortadan kalkmış oldu. Kısaca 5.5 aydır buradayız. Hiç değilse bir o kadar daha tutukluluğu göze almak, kötümserlik

Çoban ulur, kuzular meler

Mikronezya despotu Muktedir Makropiç, halkın artık anımsayamadığı kadar uzun iktidarı boyunca tüm mezarlıkların kapısına "Can Çıkışı Huzur Girişi" özdeyişini yazdırmış ve kendisine de tüm mevtalara tepeden bakan bir anıtın tepesine kabir kazdırmış olsa da varlığını huzur girişine yaklaştıran yaşlılıktan hiç hoşlanmıyordu.Oysa bedeni, üstünü dolgula

Yok sanat, var despot!

Değerli okurum M. Akbulut: "Sevdiğimiz program yayından kalkar. Tuttuğumuz takım küme düşer. Sevdiğimiz kitap bin adet satmaz. Hergeleler bizi yönetir. İnandığımız değerler, ayaklar altındadır. Nasıl bir ülkede doğmuşuz diye düşünürken... Birisi çıkar 'arıza' olduğumuzu yüzümüze vurur" diye yazmış. Ve iletisine, üstüne el yazısıyla 10 Mart 1997 tar

Araftakiler

Türkiye, bir güzel ülkeydi, sevgili okurlarım. Şimdiki zaman değil, di'li geçmişte. Sanki kutsal bir "maestro"nun elinden çıkmış; görkemli, göz kamaştırıcı, dev bir sanat eseri gibiydi. Havası güzeldi, suyu güzeldi, dağı, taşı, nehirleri, gölleri, denizleri, boğazlarıyla özene bezene yaratılmış bir cennet tablosuydu. Yaratanın imzası yoktu, ama ola

Kakala, kukala, oyala!

Yolsuzluk yoksulu Mikronezya'da artık hiçbir şey yolunda gitmiyor, hatta her şey sarpa sarıyordu. Mikron halkının iktidar düşmanlığı, çektiği yokluğa doğru orantılı artıyordu. Beton Saray'ın istihbaratçı sözcüsü Efraim Gordo, öfkeli bir kalabalığın Merkez Pastanesi'ni basacağına ilişkin ihbar aldı. Hemen mutlak ve biricik Ulu Çoban'ına, yolsuzluk y

Üçüncü Abdülhamit döngüsü

Yaşadığımız toprakların stratejik önemini tarihin en büyük yalanı, İmparator Konstantin'e atfedilen sahte vasiyetin çerçevesinde anlatan Bir Hıristiyan Masalı başlıklı belgesel kitabımı 2013 yılında, şu sözlerle noktalamıştım:Nova Roma, Konstantinopolis, İstanbul...1684 yaşına basan bu kültür mirası, sadece 561 yıldan beri bizim mülkümüz. Miras dem

El aman, dil yaman!

Yolsuzluk yoksulu güzel ve yalnız ada Mikronezya'da, dili kesilen muhaliflerin olmasa bile üç beş ot atılınca minnetle meleyen istibdat yanlılarının Ulu Çoban'ı, Tanrı Ol'un yeryüzündeki temsilcisi Muktedir Makropiç, bir süredir kendisini iyi hissetmiyordu. Yol Partisi ile birlikte Yol dininin de bizatihi tasarımcısı müstebit, ne yazık ki ölümlüydü

Büyük Turan'dan CIA'sal İslama (3)

Cemal Kutay, "Beş Türkler" kitabında Enver Paşa'nın "pantürkist" gittiği Türkistan'da "panislamist" oluşunu şöyle özetliyor: "Mücadele planı iki unsura dayanıyordu. Birincisi, oymaklar arasında asırlardır devam eden ve Rus istilasından sonra müstevlilerin körüklediği anlaşmazlıklara son vermek... Bunun için de IRK BİRLİĞİ YERİNE BİDAYETTE (başlangı

Yazık Ezilovski'nin nafile yazgısı

Mikronezya halkı, açtı. Anımsanamayacak kadar uzun yıllardır ada halkını istibdadı altında ezen Yol Partisi, vasat Mikronları karınları doyduğu sürece özgürlük yokluğuna alıştırmıştı. Ama kakao krizinden beri midesi de dolamayan halk, belki boş mideyle daha iyi düşünebildiğinden özgürlük yokluğuna da homurdanmaya başlamıştı. Yol Partisi'nin yozdaş