Sansür yasasına yanıtımızdır!

18 Ağustos 1982Yargıç, çehresini gösterdi. Kasıtlı, mahkûm etmeye kararlı. Dikerdem'in (Y.N. Büyükelçi Mahmut Dikerdem) dramatik sorgulamasında bu anlaşıldı. Böylece, artık yakın bir tahliye umudu (siyasal davanın sürprizleri dışında) ortadan kalkmış oldu. Kısaca 5.5 aydır buradayız. Hiç değilse bir o kadar daha tutukluluğu göze almak, kötümserlik sayılmaz. Ancak, içimde bir yılgınlık ve hatta üzüntüden eser yok. Nâzım Hikmet'i yeniden yargılamaya kalkışan (Nâzım Hikmet'i anma geceleri vb.) bir zihniyete karşı, insanlık ve yurttaşlık haysiyetimizi savunurken, çok daha uzun süreler hapiste kalmayı göze almaktan daha doğal bir şey olamaz.4 Kasım 1982Birkaç saat sonra düzmece mahkemenin önüne çıkıyoruz... Faşistlerle, cehalet, gerilikle, kabalık ve bayağılıkla uygarlık kıyasıya savaşıyor... Bizim buradan çıkışımız da bu savaşın bir aşaması olacak, kimsenin müzahereti ya da atıfetiyle olmayacak.Bu kış, sağlığımı korumam için, bu mezar gibi hapishanede ve güneş almayan kuytu yatakta, çok özen göstermem gerekecek. En önemli sorun bu. Bir de zaman uzadıkça, yavrumla duygusal bağlantımızın zedelenmeden sürmesindeki güçlük. Yüz yüze görüşebilmek konusunda belki yeniden savaşa girmek gerekecek.18 Kasım 1982Duruşma, beklenmedik, alçakça bir biçimde 16 Aralık'a ertelendi. Yani 28 gün daha gün sayacağız.Barışım dün anneannesine giderken, "Baba belki öteki eve gitmiştir, oraya gidelim" demiş annesine. Bu çocuğun sevgisini yüreğimde bir mücevher gibi taşıyorum.Şu son duruşmadan sonra kınadığım kötümserlik gibi, bendeki iyimserliğin de ne yazık ki iflah olmaz bir hastalık olduğunu anladım.2 Aralık 1982Karşıma düşen yatakta tahminen 50 yaşlarında Kürt bir kaçakçı yatıyor. Zayıf, avurtları çökük, açık renkli bir adam; köylü. Bir ara on üç yaşında hapse düştüğünü, kaçtığını, dört yıl kadar dağlarda kaçak gezdiğini söylemişti. Bugün, dağlarda ne yaptın diye sordum. Ne olacak, dedi, herkes benden korkuyordu, ben de çalılardan... Bir kuş uçsa, ondan korkuyordum... Akıllı bir adam belli ki. (Oysa dıştan sıradan biri o da.) Biraz daha konuştuk. Bizim millet korkaktır dedi. Şimdi yürüyüşe kalkarlar, hiç bir şey olmaz, ama korkudan bir şey yapmıyorlar. Menderes'i de böyle astılar... Ve sonra, siyasal bakımdan çok ilginç şeyler anlattı, Amerika'ya verdi veriştirdi. Harbimiz bile onların izin verdiği kadar dedi. "Kıbrıs Harekâtı"nı değerlendirdi bu açıdan.17 Aralık 1982Bahardan kalma bir gün gibi, şu ışıklarla dolu aralık gününde, uykusuz bir gecenin kafa uyuşukluğuyla Başkan Babamızın Sonbaharı'nı okurken, içimin kabarışlarını önleyemiyorum... Böyle bir nesir yazabilmek, ne kadar da büyük, yüceltici bir duygu olmalı...