M. Fahri Utkan

Yeni Asya

Üstad, Üstad'ı anlatıyor

17 RAMAZAN 1445- "Nasıl ki âciz, zaif bir adam, bir batmanı kaldıramadığı hâlde on batman yük üstüne yığılmış bulunsa ve dostları onu çok kuvvetli bilip ona gizli zaafına yardımdan ziyade ondan yardım istedikleri hâlde, o bîçare de onların hüsnüzannını kırmamak veyahut kendini çok aşağı göstermemek için gayet ağır ve soğuk olan gösteriş ve tekellüf

Üstad, Üstadı anlatıyor - 14 Ramazan 1445

- "benim hayatım Risale-i Nur'a bir nevi çekirdek olabilir. Kur'ân'ın feyziyle, Cenab-ı Hakkın ihsanıyla o çekirdekten risale-i Nur'un meyvedar, kıymettar bir ağaç hükmüne icad-ı İlâhî ile geçmesidir. Ben bir çekirdektim, çürüdüm, gittim. Bütün kıymet Kur'ân-ı Hakîm'in manası ve hakikatli tefsiri olan risale-i Nur'a aittir." (E.L.:730)- Eski dahili

Üstad, Üstadı anlatıyor

(11 Ramazan 1445)"Nasıl ki bir çam ağacının buğday tanesi kadar bir çekirdeği, koca çam ağacına bir mebde oluyor; kudret-i İlâhî o acip ağacı o çekirdekten halk ediyor. Milyondan ancak bir hisse o çekirdekte bulunurken, o çekirdek kader kalemiyle yazılan manevî bir fihriste olmuş. Yoksa bir köy kadar fabrikalar lâzımdır ki, o acip ağaç, dal ve buda

Üstad, Üstadı anlatıyor

Kendim, değil yalnız lâyık olmadığım o makamları, belki hakikî hayat-ı ebediyenin makamlarını dahi feda etmeye, risale-i nur'dan aldığım ders-i şefkat cihetiyle terk ederim. Halis bir hadim olarak, hakikat-i ihlâsla, her şeyin fevkinde hakaik-ı imaniyeyi on adama ders vermek, büyük bir kutbiyetle binler adamı irşat etmekten daha ehemmiyetli görüyor

Üstad, Üstadı anlatıyor - (08 Ramazan 1445)

- Risale-i nur Şakirtlerine lâyık bir üstada muvafık bir ulvî mertebe ve fazileti, bîçare, kusurlu bu şahsımda kabul ettikleri sebebiyle gayret ve şevkleriyle çalışmaları, bu noktada haddimden ziyade hüsnü zanları kabul edilebilir. (E.L.136)- Kendi şahsıma baktım ki; kurumuş, çürümüş, vazifesi bitmiş bir hurma çekirdeği hükmünde iken, risale-i nur

Üstad, Üstadı anlatıyor

- "Ben âciz, zayıf, gurbette, menfi, yarım ümmî.." (Şua'lar.14. şua:714)- Risale-i Nur'un hadimlerinden 'zayıf bir hadimi'. (E.L.67. 12. Mek) - Ben "risale-i Nur'unbir şakirdi" olmak itibarıyla.(E.L.95) - "..benim hayatım Risale-i Nur'a bir nevi çekirdek olabilir." (E.Lah.2.shf.730) - "Risale-i nur, Kur'ân'ın malıdır. Benim ne haddim var ki, sahip

Üstad, Üstadı anlatıyor

"..Benim gibi çok itirazata ve tenkidata medar olabilen ve sukut edebilen çürük bir direk.." (Mek.626) "Eski Said'in serkeş, müftehir, mağrur, ucublu, riyakâr nefsi..."(Sözler.769) ...müzekka (tezkiye edilmemiş, aklanmamış) olmayan nefis.. (Sözler.769) "Kendini recul-i facir (haram ve günaha dalmış kötü insan) bilmelisin." (Sözler.769) "..münzev

Üstad, Üstad'ı anlatıyor

"Cenab-ı Hak, benim gibi kalemsiz, yarım ümmî, diyar-ı gurbette kimsesiz, ihtilâttan men edilmiş bir tarzda; kuvvetli, ciddî, samimî, gayyur, fedakâr ve kalemleri birer elmas kılıç olan kardeşleri bana muavin ihsan etti. Zayıf ve âciz omzuma çok ağır gelen vazife-i Kur'âniyeyi, o kuvvetli omuzlara bindirdi, kemal-i kereminden, yükümü hafifleştirdi.

Üstad, Üstad'ı anlatıyor

Üstad Said Nursi acaba kendini nasıl ve ne olarak görmektedir. Kısa bir araştırma sonucu aşağıdaki bazı tanımlamaları tespit etmeye çalıştım. "...benim gibi zayıf ve kıymetsiz bir biçare.." (B.Lahikası.36) "...benim gibi zihni müşevveş.." (B.Lahikası.41) "...benim gibi az düşünen ve zuhurata tebaiyet eden ve tetkike vakit bulamayan bir insan.." (

Üstad Üstadı Anlatıyor - Üstad'ın kendini tanımlamaları

Üstad Bediüzzaman Said Nursi, "Maddî ve manevî bir sual münasebetiyle hatıra gelen bir cevaptır" başlığıyla, Emirdağ Lahikası 170 Nolu mektupta, önce soruyu sonra da cevabını vermiştir."Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Deniliyor ki: "Neden nur Şakirtlerinin kuvvetli hüsnü zanları ve kat'î kanaatleri, senin şahsın hakkında nurlara daha ziyade şevklerine me