Esra Elönü

Star

Bizi bir ah fazlası, bir dua eksiği bitirecek!

Yalnızlık, böyleydi işte; yüzüne bile bakmadığın bütün duyguları tatman için kurulmuş kocaman bir yer sofrası. Kalabalıklarla paylaştığın her türlü duygu, eninde sonunda dişlerinin arasını sızlatan bir kırıntıya dönüşüyordu......İnsan, yüksek sessiz bir mağaradır. Keşke merhamet kıtlığına karşı bütün iyi şeyleri, kış erzakları gibi yığabilseydik. "

İnsan kaba bir ettir

Şeref aşısı gelse damar yolu bulamaz

Bu başlığı ikinci kez atıyorum belki yol açılmıştır ümidiyle. Çatı katı olsanız içinizi nasıl dekore edersiniz İyi bir kalp ruhunuzu zengin gösterir. Bu yeter. İyilik, sadedir hiçbir aksesuar onun önüne geçemez. Bugünkü yazımı çok uzatmayacağım bazı organizmaları anlatmak için de kelimeleri yormanın vebali kalemin boynunadır. Bugün fildişi kuleleri

Teşrik tekbirlerini ve Yasin'in katillerini unutmayalım

Yüzümüz zor günler için biriktirdiğimiz tebessüm kumbarası. Nereye doğru gülümsesek orası arşiv tarlası. Hatırladıklarımıza güleriz. Birileri için hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak bayramlara sitemdir her bayram. İnsan neyi özlüyorsa ona bürünmek istiyor. Babalı bir evi özlüyor bir yetim, öpüp de alnına koyacağı bir elin eksik olması yaz da olsa i

Kes sesini mangal maşası!

Ar damarını bulamayan acemi hemşirenin zerk telaşı içinde geçen günler. Midemizin kaldıramadığını aklımıza yedirmeye çalışmanın beyhude çabası. Daha neler göreceğiz sorusu, canlılığından hiçbir şey kaybetmiyor. Şaşırmak mimik spor, aaaa nasıl yani dedikten sonra kilere yığılan eski eşyalar gibi rutubetli bir sessizlik. Ellerimizi ne kadar yıkasak d

Uzatma kablosu değil utanma kablosu lazım

İnsan, kablo tarlası. Elektriği nereden alıyorsa oradan şarj oluyor. Kirli çamaşır sepetinin hasır deliğinden dünyaya bakarsan gördüğünü gün ışığı zannedersin. Hikmet, lavanta torbası. Güzel koktuğuna inandığımız kelimeleri kullanmamak üzere bir kenara atıyoruz işte.. Kalabalık etmesin gözlerin, kenardan bak misali. Kalp çapağını yıkayan insanlar t

Biz kazandık Yasin!

Ya deryada ufuk, ya derede yosun olacağız demiştim. Ey merhametin 16 yaşı Yasin biz kazandık. Kursağımızda kalan acının düğümü, sofrada eksik tabak, bir el eksik bölünen Diyarbakır'ın helal ekmeği biz kazandık. Seni tanımak istemeyenler değil, seni ayağındaki beninden tanıyan annen kazandı Yasin. Seni katlederken salyalara sarılan zılgıtlar değil,

O sandık sandığınız gibi olmayacak!

Karşımızdakinin alçaklık seviyesine toprak atacağımız son gün. Kendilerini kinle şişirip nefretle genişleten garip tavırlara tiryaki, tuhaf varlıklar alemini minderde göreceğimiz son gün. Bir seçim yapacağız. Ya deryada ufuk, ya derede yosun. Ya güller dereceğiz bu bahçede, ya otlar saracak eteklerimizi. Ya dağlara buğday serpeceğiz, ya da kurdun a