O sandık sandığınız gibi olmayacak!

Karşımızdakinin alçaklık seviyesine toprak atacağımız son gün. Kendilerini kinle şişirip nefretle genişleten garip tavırlara tiryaki, tuhaf varlıklar alemini minderde göreceğimiz son gün. Bir seçim yapacağız. Ya deryada ufuk, ya derede yosun. Ya güller dereceğiz bu bahçede, ya otlar saracak eteklerimizi. Ya dağlara buğday serpeceğiz, ya da kurdun ağzında kıyamadığın kuşlar. Şimdi yapmamız gereken bir şey var, sadece bir şey. Pazarcı Mehmet'in bir tezgahıyla dağıttığı dağ tezgahtarlarına karşı oy vereceğiz! Ya bu toprakların zaferi ya da puşi püskülünü sürüye sürüye zılgıt çekenlerin halayı! Rehavet varsa biz yokuz! Unutma. Evet yokuşlar yordu, bu insanlıkla vicdanla merhametle temassız kartların alçaklığıyla mücadele etmek yorucu evet ama sakın zirveyi görmeden yokuşu senden sayma. Sandığa gideceğiz ve sandıkları gibi olmayacak! Yasin Börü'nün katledilmekten yorulmuş bedenini görmezden gelmek, demirtaşların kanlı ellerine göz kırpmak değil midir Eren Bülbül'ün kanlı kara lastiğiyle git o sandığa, Aybüke'nin kırmızı yazmasını katillerinin gözlerine ancak bir oyla bağlayabilirsin. Rehavet, düşmanının duasıdır bunu sakın unutma. Kandilin hava yastığı Kılıçdaroğlu diyor ki "Ne olur Erdoğan'a oy vermeyin, samimi Müslüman bu günaha girmez, Müslüman ahlaklı olmalı" Bakın bunu kandilin servis peçetesi olup özerklik şartını