Uzatma kablosu değil utanma kablosu lazım

İnsan, kablo tarlası. Elektriği nereden alıyorsa oradan şarj oluyor. Kirli çamaşır sepetinin hasır deliğinden dünyaya bakarsan gördüğünü gün ışığı zannedersin. Hikmet, lavanta torbası. Güzel koktuğuna inandığımız kelimeleri kullanmamak üzere bir kenara atıyoruz işte.. Kalabalık etmesin gözlerin, kenardan bak misali. Kalp çapağını yıkayan insanlar tanımak istedim. Ruhu güneş gören bir yerde oturan insanın kelimeleri lazım bize. Kıyıda dursun diye bıraktığımız insanların dalgaları lazım.Bir sayfam öfkesinin avcısı, bir sayfam durgun sularda sazlık, bilmem ki kimin yazdığı kitabım... O hesap işte...Gündeme döner dönmez ya sarılacak bir pencere ya da açacak kapı arayışım boş değil. Gündeme dönen akustik semazen eteği gibi bir hal. Sandıkta biz yendiysek neden onların sandığı gibi oluyor diye sorma sebebim var. Sandıkta biz kazansak bile neleri kaybettiğimiz niye huzursuz ediyor azizim. Eder tabii. Efendim gündem şöyle akıyor. Ekranda gördüğümüz ünlü mamullerin ödül törenlerinde bohçacı gibi ciyaklaması, kalaycıyı beğenmeyen teneke kaselerin tıngırtısı, kazan dairesinde yazılmış porsuk ödül metinlerinin bayıklığı...Ev halimizin vazgeçilmez kombini, yıkanmaktan tüylenmiş sarı kazağı atmama hırsımız, aynı cümleleri dinlemekten usanmayışımızla aynı. Ülkemiz karanlık içindeymiş, senin aydınlatma sistemin bozuk olabilir mi Sen burnunun ucunu göremiyorsan mendil ne yapsın Ödül törenlerinin derin bulantı içeren mide paneline dönüşmesi umurumda değil zaten izlemiyorum. Sadece hamamda yankı bulacak rutubetli yapış yapış, aynı yerden kemirilmiş başlıkların sıkıcılığı umurumda. Dün bir tanesi çıkmış "ittirilmiş kaktırılmış kadınlar adına" aldığı ödülü havaya doğru yuvarlıyordu. Kimsiniz siz kimin hoparlörüsünüz .. Yahu siz dağa ittirilen dokuz