Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Allahü teâlânın sevgili kulusunuz"

Yâkub-i Çerhîhazretleri, zâhirî ilimleri bitirip ve "icâzet" alıp tam memleketine dönecekti ki, evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerini işitti birinden.Görmeden çok sevdi kendisini.Bu sevgiyle tutuştu, yandı kalbi.Yerini öğrenip evine gitti.Huzûruna girince, o zât;"Tam dönecek zaman mıbize geliyorsunuz"dedi.Çok mahcup oldu.Boynunu bük

"Okitaplarınokunduğu yererahmetyağar"

Büyük velîEbül Feth-i Serahsîhazretleri; her velî gibi hocasını çok sever, her kavuştuğu şeyi "onun bereketinden" bilirdi.Bir gün bâzı dostları;"Efendim, bu yüksek mertebeye nasıl yükseldiniz" diye sordular.Cevâben;"Hocamın sâyesinde"buyurdu.Ve şöyle anlattı:Ben bir gün, bir dereninkenarında yürüyordum.HocamEbül Fadlda, suüstünden bu tarafa doğruge

Pişmanlık, tövbe demektir!..

Büyük İslâm âlimlerindenİmâm-ı Kastalânîhazretleri, Kâhire'de doğdu. 923 (m. 1517) senesi muharremin yedisinde, Kâhire'de vefât etti. Bu zât, bir hastalığa yakalanmıştı.Çok tabiplere gitti.Bir çâre bulamadı.Nihâyet Resûlullah'ıaraya koyup;"Yâ Rabbî! Habîbinin hürmetine, bana şifâ ihsân eyle"diye duâ etti.Sonra da yattı.Bir büyük zât göründü rüyâsın

Yedi yaşında Kur'ân-ı kerîmi ezberledi

İmâm-ı Süyûtîhazretleri, yedi yaşına gelmeden Kur'ân-ı kerîmi ezberledi.İslâm ilimlerinin hepsini öğrendi ve Şeyh-ül İslâm oldu.Bir talebesi anlatıyor:Bir gün hocam bize geldi. Oturup sohbet ettik. İkindi yaklaşınca;"Evlâdım! İkindiyi Mekke'de kılsak diyorum. Haydi kalk, beraber gidelim. Ama başkası bilmesin"buyurdu.Evimizin önüne çıktık.Bana bakıp

"Ben ona ağlamıyorum ki!.."

Semerkand'da medfun bulunanMuhammed bin Fadl Belhîhazretleri büyük velîlerdendir. Semerkand'da kadılık yaptı. 931'de orada vefât etti.Bir gün şunu anlattı:Nuh aleyhisselâm zamânında insanlar bin sene kadar yaşardı. O devirde bir kadının oğlu öldü. İki gözü iki çeşme ağlıyordu ki, bir komşusu tâziye için geldi.Ve onu tesellî edip;"Niye bu kadar ağlı

"Seninmurâdın nedir evlâdım"

Bir genç,Şâh Şücâ-i Kirmânîhazretlerinin büyük bir velîolduğunu işitip, ziyâretine gitti bir gün.Sohbetini dinledi.Çok istifâde etti.Ancak bir kerâmetini görmek istiyordu bu büyük velînin.Yanında üç gün kaldı.Hiç kerâmet görmedi.Kendi kendine;"Gideyim bir daha da gelmeyeyim" diye düşündü.O esnâda büyük zâtgenci yanına çağırıp;"Evlâdım! Üç gündür so

Takvâ ehlibir dâmat arıyordu...

Büyük velîlerdenŞâh Şücâ-i Kirmânîhazretleri, Kirman pâdişâhının oğlu olup, 889'da vefât etti.Bu zâtın çok sâliha bir kızıvardı ki, Kirman vilâyetinin en güzel kızıydı.Çok isteyeni vardı.Babası kimseye vermiyordu. Çünkü o, "takvâ ehli" bir dâmat arıyordu.Nihâyet câmide tâdil-i erkânlanamaz kılan bir "genç" gördü.Onu gıbtayla seyretti.Namazı bitince

"Evinizde yaşlı var mı"

Âşık Efendi, Edirne'de yaşayan Allah dostlarındandır.Bir gün sevdiği gençlerden biri gelip;"Bir nasîhatinizialmaya geldim efendim" diye arz etti.Mübârek zât sordu:"Evlâdım! Sizin evde yaşlı insan var mıdır""Var efendim.""Kimdir o""Annem efendim, doksan yaşında."Gence sevgiyle bakıp;"Evlâdım! İhtiyarlara hizmet etmek, çok büyük nîmettir. Hele bu, an

"Onun ekmeğinde şifâ vardır..."

Âşık Efendi, Edirne'de yaşıyan Allah dostlarındandır. Hasan Sezâi dergâhında talebe yetiştirirken, 1567 senesinde vefât etti. Zâviyenin yakınına defnedildi.Bir gün sevenlerinden bir genç, bu zâtı ziyâret niyetiyle çıktı evden. Giderken de;"Gideyim, Âşık Efendi'nin hânesinde pişen bereketli yemeklerden yiyeyim. Onun ekmeğinde şifâ vardır. Hele kendi

Hasetçi her zaman vardır!..

Hadîs âlimlerinin en büyüğü olanİmâm-ı Buhârîhazretlerinin ilminin üstünlüğü ve dîninin bütünlüğü her yere yayılınca insanlar her taraftan yanına üşüştü.Ancak bâzı kimseler haset edip, hakkında "dedikodu" çıkardılar. O da Nişâbur'dan Buhâra'ya göç etti. İnsanlar, akın akın gelip ziyâret ediyordu kendisini.Oranın vâlisi bir memuruna;"Git İmâma söyle