Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Hakâşıklarının nûru!..

Irak evliyâsındanMekârim en-Nehrrahmetullahi aleyh hazretlerinin bir sevdiği şöyle anlatıyor:Bir gün Mekârim hazretlerinin yanındaydım.Allahü teâlâya olan sevgi ve muhabbetten konuşuyordu.Bir aralık;"Kalbi, Allahü teâlânın aşkıyla yanan âşıkların 'nûr'u gizlense, her yer karanlık olur"buyurdu.Vaktâki, o böyle dedi.O anda kandiller söndü.Zifirî kara

Herkesi ağlatan vaaz!..

Irak evliyâsındanMekârim en-Nehrhazretleri, bir gün Cehennem azâbını anlatıyordu.Herkes korkup ağlamaya başladı!Lâkin orada Müslüman olmayan "yabancı" biri vardı.O, hiç umursamadı.Ve aslâ etkilenmedi.Kendi kendine;"Bu, bir korkutmadır. Yoksa gerçekten kimseyi yakacak bir ateş değildir" diye düşündü.Büyük velî bunu sezdi.Ve ona, mânâsı"Onlara, Rabbi

Allahü teâlânın sevdiği kul...

Büyük âlim, velî ve mücâhit İbrâhim bin Şehriyârhazretleri,"Kâzerûnî"ismiyle meşhur oldu.Cömert bir zâttı.Kerem sâhibiydi.Misâfirperverdi.Maddî yönden zayıftı.Babası, ona;"Oğlum! Sen fakîrsin, gelen misâfirleri ağırlamaya gücün yok. Bunda acz içine düşmeyesin"dedi.Kâzerûnî onu dinledi.Ama cevap vermedi.Derken ramazan geldi.Cömertliğiyle tanınmış ol

Şaşırtan ilaç!..

Bir defasında Timur Şahhastalandı.Bir türlü çâre bulunamadı.Nihâyet Kayyûm-i Cihan hazretlerine haber gönderip;"Tabipler tedâvîsinden âciz kaldılar, zât-ı âlinizin himmetini beklemekteyiz"dediler.Kayyûm-i Cihan;"Çâresi var"buyurdu."O nedir" dediler."Esferze bitkisinden bir miktar ilâç yapıp üç gün yutsun, inşallahü teâlâ şifâ bulur"buyurdu.Tabipler

"O suyu sakla!"

Kayyûm-i cihanMuhammed Seyfullahhazretleri bir gün abdest aldı.Ve hizmetçisine;"Bu abdest suyunu sakla, şifâ için ihtiyaç olacak"buyurdu.Az sonra kapı çalındı.Huzûruna birini getirip;"Bu kimseyi yılan soktu, ölmek üzeredir"dediler.Hizmetçisine;"O suyu getir!"buyurdu.Getirince, o suyu alıp yılanın soktuğu yere eliyle sürdü. Biiznillah adam şifâya ka

"Bunda bir sır var!.."

Fakîr biri oltayla balıktutuyordu bir gün.Pâdişah da oradan geçiyordu.Bu garibe;"Oltana ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca altınvereceğim"dedi.Oltaya bir kemiktakıldı.Ortası da delikti.Hükümdâr;"Ne yapalım, şansın bu kadarmış"dedi.Ve saraya geldiller.Sultân, adamlarına;"Bu balıkçıya, elindeki kemiğin ağırlığınca altınverin!"dedi."Başü

"Bu, cennet kokusudur"

İbrâhim Gülşenîhazretlerinin oğluAhmed Hayâlî, babasından otuz yedi sene sonra vefât etti.İbrâhim Gülşenî'nin türbesine defnedildi.Kabrini kazıyorlardı.Güzel bir koku yayıldı.Gönül ehli olanlar;"Bu koku cennet kokusudur"dediler.Birisi o kabre indi.Çıkıp şöyle anlattı:İbrâhim Gülşenî'nin kabrini açtım.Aradan otuz yedisene geçmesine rağmen cesedi, gö

"Kitapların yanıyor koş!"

Sultân Hasan'ın devlet adamlarından iki kişiİbrâhim Gülşenîhazretlerini ziyârete geldiler.Onları içeri aldı.Hâl hatır sordu.Sonra birine bakıp;"Niyet ettiğin şey güzeldir, fakat buradaki malından değil, köyden gelecek olandan ver"dedi.Sonra öbürüne baktı.Ve kızgın olarak;"Niçin gusletmeden buraya geldin Kalk git, gusül abdesti al da öyle gel!"buyur

"Vallâhi ben her şeyi bilemem!"

Tâbiîn'in büyüklerindenKâsım bin Muhammedhazretleri,(Fıkıh)ilminde de yüksek bir âlimdi.Yine de korkardı!Yâni bir şey sorulsaydı.Hemen fetvâ vermezdi.Ve o soranlara;"İnsanın, Allahı bildikten sonra câhil yaşaması, bilmediği şeyde fetvâ vermesinden hayırlıdır"buyururdu.Ona bir mesele sorarlardı."Bilmiyorum!"derdi.Başka şey sorarlardı.Yine bilmiyorum

"Artık görmek istemiyorum"

Tâbiîn'in büyüklerindenKâsım bin Muhammed(rahmetullahi aleyh), çok alçak gönüllü idi.Bir gün bir köylügeldi.Huzûruna girdi.Ve kendisine;"Sen mi daha çok biliyorsun, yoksa Sâlim bin Abdullah mı"diye sordu.O da cevâben;"Sâlim çok bilir"dedi.Başka şey söylemedi... Kâsım bin Muhammed hazretleri anlatıyor:Resûlullah Efendimizin eshâbından birinin gözle