Zeynep Oral

Cumhuriyet

Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız. Millet ağız birliğiyle Bodrum'un sıcağından, pahalılığından, anormal trafiğinden, sürekli beton istilasından, yapılaşmanın, sokakların denetimsizliğinden yanıp tutuşurken yaşam alanı bırakmadığımız hayvanların akşamları yiyecek bulmak için yerleşim alanlarına inmelerinden yakınırke

Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü. Hayatın, edebiyatın ve kadın olmanın karmaşık örgüsünü sözcüklerle ilmek ilmek dokuyan, inceden inceye işleyen bir yazar. Arkadaşım. Diyarbakır'da, Adana'da ya da Havana'da yoldaşım. Hep, her zaman, her yerde cesur ve dimdik... Sadece yazdıklarıyla değil, duruşuyla da örnek

Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor. Her gün görmeseniz, konuşmasanız bile onların var olduğunu bilmek iyiydi, güzeldi, güvenceydi. Hikmet etinkaya da sonsuzluğa göçtü. Milliyet'ten kovulduğum gün İlhan Selçuk aramış "Zeynep derhal bize geliyorsun. Kapımız sana açık" demişti. Geçirdiğim şok ve t

Müzik özgürleştirir

Sahnede tam 104 çocuk. Hepsi beyazlar içinde. Yaşları 7 ila 13 arası. Seçme sınavıyla seçilmişler. Mart ayından bu yana koro müziği eğitimi almışlar. Ve şimdi karşımdalar, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun sahnesindeler. Görüntüleri bile insana işte geleceğimiz dedirten güzellikte ve umut vaat edici. 3-6 Temmuz tarihlerinde İstanbul'un farklı yer

Ölmek ya da ölmemek

"Adı, soyadı Açılır parantez Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti Kapanır parantez. O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları. Ya sayfa altında, ya da az ilerde Eserleri, ne zaman basıldığı Kısa, uzun bir liste Kitap adları Can çekişen kuşlar gibi elinizde. Parantezin içindeki çizgi Ne varsa orda Ümidi, korkus

Yanmadan aydınlığa çıkmak...

2 Temmuz 1993. Madımak katliamı. Dün müydü Bugün mü Yoksa yarınımız mı Şu son 20 yıldır yaşadığımız gerçekler bana bu soruyu sık sık sorduruyor. Ülkemde yangınlar birbirini izliyor: Hatay, Bilecik, Osmaneli, Manisa Akhisar, İzmir, Salihli, Seferihisar, Turgutlu, Aydın, Isparta... Onlar kasıtsız ya da bile isteye cehaletten, liyakatsizlikten, deneti

Yaşanabilir bir ülke

Üç gün boyunca "Nâzım'dan Kazım'a Bir Volkan'dır Karadeniz" etkinliğindeydim. Rize'nin Fındıklı ilçesiyle Hopa arasında, hırçın dalgalarla yüksek dağlar arasında; yeryüzünün belki de en muhteşem doğasındaydım. Etkinliğin bir parçası olarak Hopa-Kemalpaşa'da dev bir çınarın gölgesinde, yönetmen Özcan Alper, Nâzım Hikmet Vakfı İkinci Başkanı Özcan Ar

Bütün ülkenin suyu ısındı

Başdanışman haykırdı: "Altaylııı senin suyun ısındı!" Ve hooop trol saldırısı, aradan 48 saat geçti ya da geçmedi evine baskın gözaltı, tutuklama, ver elini Silivri... Çok izlendiği için tutuklandı. Bir konuşmanın önünü arkasını keser, cımbızla birkaç tümce seçerseniz, herkesi tutuklatabilirsiniz. AKP iktidarına biat etmeyen, biat etmekten vazgeçen

Nefret suçları

Hiç unutmadım. 80'lerde 12 Eylül faşist darbeden sonraydı. Korsıka'da Akdeniz Film Festivali, Maria Farandouri ve Zülfü Livaneli konseriyle açılacaktı. İlkinin adı söylendiğinde koca salonda alkış kıyamet. "Türkiye'den Zülfü" dendiğinde yer gök "Faşist Türkiye" diye inlemeye başladı. Ben oradaydım; yer yarılsa da yok olsam diye duaya başladım. "Faş

Aydınlanma işçisi Attila İlhan

Attilâ İlhan'ın doğum günüydü 15 Haziran. Tam yüz yaşını doldurdu. O gün gazetemizde onun yaşamöyküsünü okudunuz. Ben bugün özetleyerek bıraktığı izlerin peşine düşmeye çalışacağım. Şair, yazar, düşünür, gazeteci, senarist ve eleştirmen Attilâ İlhan sosyalistti... Aydınlanma işçisiydi... Tartışma emekçisiydi... Asla ödün vermediği iki ilke bağımsız