Arter'de hayallerle gerçekler arasında: Harikalar diyarında yolculuk...

"Hayyam! Şarap ile mest isen keyfine bak,

Bir ay yüzlünün yanındaysan keyfine bak,

Dünyanın sonu yokluktur, varsay ki yoksun;

Madem ki varsın şimdi; keyfine bak."

Sevgili Okur, bilirim hiç ama hiç, keyfimize bakmanın sırası değil! Tam tersine çok çalışmanın sırası. Tüm yanlışlara, haksızlıklara, alçaklıklara, yalana, talana, karşı çıkma sırası. 31 Mart'a dek süreceğinden hiç kuşkumun olmadığı tehdit, küfür ve baskılara karşı çıkma sırası! Ama gelin görün ki insanız ne de olsa! Hayal kurmadan olmuyor. Bir sergiye gittim ve dünyamı şaşırdım. Hayallere dalmak ne demek, "bir harikalar diyarında" eşsiz bir yolculuğa çıktım. Bu yolculukta pusulam Ömer Hayyam'ın yukarıdaki dizeleriydi. En iyisi baştan başlamak...

'FARZ ET Kİ SEN YOKSUN'

Arter'de bir süre önce açılan "Farz Et ki Sen Yoksun" başlıklı sergi, adını Ömer Hayyam'ın dizelerinden alıyor. Bu mekânda gerçekleştirilen ilk özel koleksiyon sergisi. Küratörü, daha önce de nice sergisini izlediğimiz, sanat kitaplarıyla zenginleştiğimiz ve bence biraz da "büyücü tozu yutmuş" Selen Ansen.

"Büyücü" sözünü özellikle kullandım. Evet, Ömer Koç'un muhteşem, olağanüstü bir koleksiyonu var. Tamam... Ancak onlar içinden 400 sanatçının 600 kadar eserini bir araya getirip birbirinden bunca farklı, bunca alakasız dönemler, tarihler, coğrafyalar, disiplinler, yöntemler arasında böylesi ilişkiler, bağlar kurup bunca çok anlatıya yer verebilmek... Bunca birliktelikten bunca çok serüven, öykü ve çağrışım üretebilmek... Sınırları bunca yok edip köprüler kurabilmek; içine felsefeyi, edebiyatı, düşünce ve duygu dünyalarını katabilmek, her babayiğidin işi olamaz. Bu nedenle işin içinde büyücülük var dedim.

Ünlü sanatçılardan Albrecht Dürer, Picasso, Fahrünisa Zeid, Lichtenstein, Andy Warhall, Nancy Fouts, Chagall François Houtin'den Yüksel Aslan, Neşe Erdok, Hale Asaf, Selçuk Demirel'e ya da hiç bilmediğim nice sanatçının eserinin yanı sıra anonim eserler... Sadece sanatçılar değil, yazarlar, düşünürler de oradalar. Kâh el yazılarıyla, kâh aforizmalarla, özdeyişleriyle. Mustafa Kemal Atatürk, Nâzım Hikmet, Napolyon Bonapart, Nitzsche'den tutun Paulo Coelho, Baudelaire, Oscar Wilde, Marcel Proust'a hepsi oradalar...

EV ATMOSFERİNDE HAYALLER VE GERÇEKLER

Resimler, fotoğraflar, kitaplar, belgeler, mektuplar, nesneler, eşyalar, mobilyalar, yerleştirmeler, heykeller, yazmalar, hapishanede işlenmiş boncuklar... Hayaller ve gerçekler... (Hem koleksiyoncunun, hem de sizin...) En sıradan ve en sıradışı olan... Hayat ve ölüm... Bedenimize ait ne varsa... Bunların hepsi birbiriyle ilişki kurabilecek bir biçimde sanki bir ev atmosferinde Arter'in iki katına yayılmış. Hepsi birbiriyle diyalog ve etkileşim halinde. Siz onlar arasında dolaştıkça sergi sizin çağrışımlarınızla da büyüyor, büyüyor, büyüyor... Hiyerarşi yok. Kronoloji yok. Tam bir özgürlük! Bu mekânsal kurguda, yolunuzu siz bulacaksınız! (Yine de rehberle dolaşmanızı öneririm.)