Kapı gibi yazı

Eski günlerden bir gün 'Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır' dediklerine hak verdiren soğuk bir havada evden çıktı kadın...Kaç gündür kapı dışarı adım atmamıştı biraz dolanayım çarşı-pazar dedi ama en çok da eski semtlerde, eski insanların ayak bastığı yerlerde gezmek, eskinin izini sürmek hoşuna giderdi. Çarşıkapıda indi tramvaydan. Şimdilerde öyle bir durak ismi yok galiba duymuyor bilmiyor, Beyazıt deyip geçiyorlar. Halbuki güzel isim Kapalıçarşı'ya giriş kapısının ismi ve durağıydı burası. Beyazıt'ın yanı başı Çemberlitaş'ın biraz öncesi çarşının içine girmek bir alisveristen öte tarihin içine girmek demekti... Kim bilir bu mağazalarda kimler kapı yoldaşlığı etmiş, kimlere geçim kapısı olmuştu asırlar boyunca... Çarşının Nuruosmaniye kapısından çıkıp Sultanahmet ve Ahırkapı tarafina doğru yürüdü... Hava soğuk da olsa yürümek gençliğine buluşmak gibi geliyordu ona... Eski bir akrabasına uğradı önce, iyice ihtiyarlamış... Hanımı, eskilerden dem vurarak "Kapı gibi adamdı ama ne çare oğlanın hastalığı belini cabuk büktü... Çalmadık kapı bırakmadı devası için, ama ne çare Allah'ın takdiri ömrü vefa etmedi garibin" diye dert yandı... Sonradan isleri de bozulmuş kapı kapı dolaşmış şimdiki işini bulmak için. Üzülmüş darlanmış ama Rabbim bir kapıyı kaparsa yenisini açar deyip ümidini kesmemiş, bir lokma bir hırka misali geçinip gidiyorlardı... Üzüldü hallerine biraz hoş beş, çokça karşılıklı duadan sonra ayrıldı yanlarından. Vakit namazını kılmıştı gerçi de, önüne ismi pek de bilinmeyen tarihi bir cami düşünce 'salatı mescid kılayım' diye girdi içeriye. Ahırkapı'da 1553 tarihli Mimar Sinan Eseri Kapıağası Mahmut Ağa Camisiydi burası. Geçirdiği iki yangın sonucu orijinalliğini yitirse de İstanbulluları tarihin izini sürmek kadar cezbeden çok az sey vardır. Taklit camilerdense küçük de olsa tarihi bir camide kılınan namazın huşuu ve feyzi bir başkaydı azizim. Kumkapı, Yenikapı derken epey yoruldu ve üşüdü. Ehh kapı kapı dolaşmak dedikleri bu olsa gerek diye güldü kendi hâline... Metroda eski bir dostuna rastladı. Çok büyük haksızlığa uğradığını biliyordu. Sordu 'Sana bunu yapanların hali nedir' Dedi: Men dakka dukka Çalma kapısını çalarlar kapını... Ona yaptığının bin beterini